Muhasebe  

Maliye

Vergi

Sigorta

İletişim

  MUHASEBE MAKALELER :   20 Ocak 2009

  Ana sayfa

  2009 Yılı Çalışmaları

  Pratik Bilgiler

  Staj - Stajyer Rehberi

  Kanun-Mevzuat Rehberi

  Sosyal Güvenlik Rehberi  

  Muhasebe Bilgi Rehberi 

 Tekdüzen Hesap Planı

 

 

 


Zekeriya UYANIK
Maliye Bakanlığı
Adana Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Uzmanı

 

 

193 SAYILI GELİR VERGİSİ KANUNUNA GÖRE ÖZEL OLARAK ÜCRET SAYILAN HALLER
 

I.GİRİŞ
Yazımızın konusunu, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61’inci maddesinde yer alan “Özel Olarak Ücret Sayılan Haller” oluışturacaktır. Bilindiği üzere; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun, Gelirin Unsurları başlıklı 2’nci maddesinde 7 madde halinde sıralanan gelire giren kazanç ve iratlardan üçüncüsünü ücretler oluşturmaktadır.
Ücret kavramı, kelime manası olarak "karşılık, mükâfat, çeyiz, mehir" gibi anlamları içermektedir. İktisadi anlamda ücret, dört üretim faktöründen biri olan (Girişimci=>Kar, Doğa=>Rant, Sermaye=>Faiz, Emek=Ücret) emeğin (işgücü) üretime fikren yada bedenen katılması sonucu elde edilen bir gelir unsurudur. Buna göre ücreti emeğin fiyatı olarak tanımlamak yerinde olur.
Hukuki açıdan ücret, hizmet sözleşmesi çerçevesinde iş görenin yapmış olduğu iş karşılığında işveren tarafından kendisine sağlanan menfaatlerin tümüdür.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda ücretin tanımına açıkça yer verilmemiş ancak "Ücret Adaletinin Sağlanması" başlığı altında 55’inci Maddesinde "Ücret emeğin karşılığıdır." şeklinde bir açıklamaya yer vermiştir.

II.GELİR VERGİSİ KANUNUNDA ÜCRETİN TANIMI
Ücretin tarifi Gelir Vergisi Kanununun 61’inci maddesinde yapılmıştır. Buna göre; “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez. “
Ücret, niteliği itibariyle bedeni ve/veya fikri bir emek karşılığında elde edilen bir hasılayı ifade eder. İnsan emeğinin karşılığı olan bu hasıla, para şeklinde olabileceği gibi ayni veya para ile temsil edilebilen menfaatler de olabilir. 4857 sayılı İş Kanununun 32’nci maddesinde genel anlamıyla ücret "bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar" olarak tanımlanmıştır. Gelir Vergisi Kanunundaki ücret deyimi ise, genel olarak ücret kavramından farklı bir anlam taşır. Ücretin farklı isimler altında ödenmesi veya bir ortaklık ilişkisi niteliğinde olmamak şartıyla kazancın belli bir oranı şeklinde belirlenmiş olması niteliğini değiştirmez.

III.ÜCRETİN UNSURLARI
-İşverene Bağlı Olma : Yapılan bir ödemenin ücret sayılabilmesi için hizmet erbabının bir işverene tabi olması gerekir. İşverenin tanımı, Gelir Vergisi Kanununun 62’nci maddesinde yapılmıştır. Buna göre, İş verenler, hizmet erbabını (hizmet erbabı işçiden daha geniş kapsamlı olup, ücret karşılığında fikren veya bedenen hizmet sunan kişidir.) işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir. 61'inci maddenin 1 ila 6 numaralı bentlerinde yazılı ödemeleri yapanlar bu kanunda yazılı ödevleri yerine getirmek bakımından işveren hükmündedir. Hizmet erbabının işverene bağlılığı kanun, tüzük, yönetmelik veya sözleşmeler ile tespit edilmiş olabilir. Örneğin bir devlet memurunun işverene bağlılığı kanuna, bir işçinin işverene bağlılığı sözleşme hükümlerine dayanmaktadır.
-Belli Bir İşyerine Bağlı Olma : İşyerinin tanımı, Vergi Usul Kanununun 156’ncı maddesinde yapılmıştır. Buna göre işyeri, mağaza, yazıhane, idarehane, muayenahane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler ve taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir. Bu yerlere bağlılık hukuki anlamda bir bağlılıktır. Hizmetin mutlaka bu yerlerde yapılması gerekmez, işverene hukuken bağlı olmak yeterlidir. Ayrıca 221 seri no.lu GT'de bu husus; "İşyerine bağlılıktan maksat; kendisine ait olmayan bir organizasyonun işyerinde çalışılmasıdır." şeklinde ifade edilmiştir.
-Hizmet Karşılığı Ödeme Yapılması : Hizmet olmadan yapılan ödemeler ücret sayılmaz. Örneğin sosyal amaçlarla yapılan yardım ve bağışlarda olduğu gibi. Hizmet karşılığı yapılan ödeme nakit (haftalık, aylık) ayın (çalışma karşılığının mal olarak verilmesi) veya para ile temsil edilebilen menfaatler (konut, araç sağlanması) şeklinde olabilir. Yukarıda belirtilen yasal unsurlar yasa ile yasaklanmış bir iş veya faaliyete ait olsa bile bu iş ve faaliyet karşılığından alınan para, ayın ve sağlanan menfaatler ücret olarak gelir vergisi konusu olacaktır (örneğin, eroin imalinde çalışan bir hizmetliye hizmeti karşılığında para veya bir miktar mal verilmesi gibi).


IV. ÜCRET SAYILAN ÖDEMELER
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda aşağıda yazılı ödemeler ücret sayılmıştır.
1. İstisna dışında kalan emeklilik, malüliyet, dul ve yetim aylıkları; Gelir Vergisi Kanununun 23/11 ve 25/3’üncü maddesinde belirtilen emeklilik, maluliyet, dul ve yetim aylıklarına ait istisna düzenlemesinde yer alan tutarı aşan ödemeler ücret olarak vergiye tabi tutulacaktır. Gelir Vergisi Kanununun 23/11’nci madde hükmü, “Kanunla kurulan emekli sandıkları ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından ödenen emekli, malûliyet, dul ve yetim aylıkları (506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından ödenen aylıkların toplamı, en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Genel, katma ve özel bütçelerden ödenen bu nevi aylıklar dahil)”; ve 25/3’üncü madde hükmü,” Kanunla kurulan emekli sandıkları ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından, kendilerine zat aylığı bağlananlara aylıkları dışında, kanunları veya statüleri gereğince verilen emekli, dul, yetim ve evlilik ikramiyeleri veya iade olunan mevduatı ve sürelerini doldurmamış bulunanlarla dul ve yetimlerine toptan ödenen tazminatlar (506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklar tarafından ödenen tazminat, yardım ve toptan ödemeler en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarından fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tâbi tutulur. Bu mukayesede gerek muhtelif sandıklardan gerek aynı sandıktan muhtelif zamanlarda yapılan ikramiye, tazminat ve toptan ödemeler topluca dikkate alınır.” Örneğin, bankaların kendi personelleri için kurmuş oldukları emekli sandıklarının ödedikleri emekli maaşları genellikle Emekli Sandığının aynı düzeydeki memurlarının ödediği aylıktan daha yüksek olduğu için aradaki fark ücret olarak vergilendirilmektedir. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 75/15’inci maddesi hükmü gereği, tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta şirketleri tarafından katılımcılara yapılan ödemelerin tamamı menkul sermeye iradı olarak dikkate alınacaktır.
2. Evvelce yapılmış veya gelecekte yapılacak hizmetler karşılığında verilen para ve ayınlarla sağlanan diğer menfaatler; Bazen geçmiş hizmetler karşılığı bazen de gelecekte yapılacak hizmetler için ödeme yapılabilmektedir. Örneğin bir kurumda yıllarca çalışan bir kişiye, yaptığı hizmetler dolayısıyla işinden ayrıldıktan sonra da bazı imkanlar sağlanıyorsa, her yıl işletmenin ürettiği mallardan verilmesi veya ücretsiz dolmuş pasosu verilmesi gibi durumlarda bu ücretler vergiye tabi tutulmaktadır.
3. Türkiye Büyük Millet Meclisi, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel kanunlarına veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonların üyelerine ve yukarıda sayılanlara benzeyen diğer kimselere bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler; Durumları bu maddede belirtilenlere benzeyen kimselere yapılan benzer nitelikteki ödemeler de ücret olarak vergiye tabi tutulacaktır.
4. Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler; Kurumların yönetim kurulu başkan ve üyelerine kar payı veya temettü hissesi verilmesi şeklinde sağlanan menfaatler Gelir Vergisi kanununun 75/3’üncü maddesinde belirtildiği üzere menkul sermaye iradıdır.
5. Bilirkişilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarışma jürisi üyelerine ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler; Spor yarışmalarını yöneten hakemlere ödenen ücretler Gelir Vergisi Kanununun 29/4’üncü maddesi greğince vergi kapsamı dışına alınmıştır.
6. Sporculara transfer ücreti veya sair adlarla yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatle; Sporculara kulüpleri tarafından aylık, ücret ve prim gibi ödemeler ile sağlanan menfaatler genel hükümler çerçevesinde ücret olarak değerlendirilecektir. 4842 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 64’üncü madde uyarınca sporculara ücret olarak yapılan ödemeler (31.12.2007 tarihine kadar )gelir vergisinden müstesna kılınmış ancak bu istisnanın tevkif yoluyla ödenen gelir vergisine şumulü olmayıp %15 tevkifat yapılacağı da açıktır. Halihazırda, bu istisnanın 2008 itibariyle uygulaması, ileri bir tarihe ertelenmediği sürece, sona ermiş bulunmaktadır.


V. ÜCRET SAYILAN DİĞER ÖDEMELER
1-Gemi Adamlarının Durumu :
4490 sayılı Türk Uluslarararası Gemi Sicili Kanununun 12’nci maddesi uyarınca Türk Uluslararası Gemi Sicilinde kayıtlı gemilerde çalışan personele yapılan ödemeler, ücret niteliğinde olup, gelir vergisinden müstesnadır. 69 nolu Kurumlar Vergisi Kanunu Genel Tebliğine göre ise, Gemi işletmeciliği yapan firmanın gemide çalışan personeli dışındaki personeline ödenen ücretler bu istisnadan yararlanamayacaktır.
2-Yeme Ve Yatma Giderleri Karşılığında Verilen Gündeliklerin Durumu :
Gelir Vergisi Kanununun 24/2’nci maddesi hükmü gereğince, Harcırah Kanunu kapsamı dışında kalan kurumlarca idare meclisi başkan ve üyeleri ile denetçilerine, tasfiye memurlarına ve hizmet erbabına (Harcırah Kanununa tabi olsun olmasın her türlü sözleşmeli personel dahil) yeme ve yatma giderlerine karşılık olmak üzere verilen gündelikler, aynı aylık düzeyindeki devlet memurlarına verilen gündeliklerden fazlaysa, devletçe verilen gündeliklerin en yüksek haddini aşarsa, aradaki fark ücret olarak vergilendirilecektir. Gerçek yol giderlerinin tamamı istisna kapsamına dahil olup kıyaslamada dikkate alınmayacaktır. 2772 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanununun 24/2’nci maddesine yapılan değişiklik sonucu 1.1.1983 tarihinden itibaren fiili yeme ve yatma giderleri dışında yapılan ödemeler de karşılaştırmada esas alınacak gündeliğin belirlenmesinde gözönünde bulundurulmayacaktır.
Yurt dışında yapılacak yolculuklarda verilecek gündeliklere gelince; bu gibi durumlarda memur ve hizmetlilere ödenecek gündelikler her yılı BKK ile tespit edilir ve Resmi Gazete’de yayımlanır. Karşılaştırmada Resmi Gazete’de yayımlanan gündeliklerin esas alınması gerekmektedir.
3-Emekli Sandığı Ve Sosyal Sigorta Kurumlarına Ödenen Borçlanma Aidat Ve Primleri , Dul, Yetim ve Evlenme İkramiyeleri ile İade Olunan Mevduat ve Toptan Ödenen Tazminatların Durumu
Bu konu ile ilgili açıklamalar için Gelir Vergisi Kanununun 25/3 üçüncü maddesine ve 111 ile 134 seri nolu gelir vergisi Genel Tebliğlerine bakınız.
3-İşten Çıkma/Çıkarma (Kıdem) Tazminatlarının Durumu :
Gelir Vergisi Kanununun 25/7’nci maddesi uyarınca, “1475(4857) ve 854 sayılı İş Kanunlarına göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 5953 sayılı Basın İş Kanununa göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz)” gelir vergisinden müstesnadır.10.06.2003 tarih ve 25134 nolu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu’nun 120’nci maddesiyle, 1475 sayılı İş Kanununun kıdem tazminatı ile ilgili 14’üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. 1475 sayılı Kanunda yer alan kıdem tazminatları ile ilgili 16,17 ve 26’ncı maddeleri yeni iş kanununda (4857) 24, 25 ve 32’nci maddelere tekabül etmektedir.Dolayısıyla kıdem tazminatı; 1475 sayılı Kanunun 14’ncü maddesi, 4857 sayılı Kanunun 24, 25 ve 32’nci maddeleri; 854 sayılı Deniz İş Kanununun 14 ve 20’nci; 5953 sayılı Basın İş Kanununun 6 ve 7’nci maddelerinde düzenlenmiştir.
Yukarıdaki madde hükmüne göre, ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 5953 ve 854 sayılı yasalara göre ödenecek kıdem tazminatlarının tamamı vergiden istisnadır. Ancak, anılan yasalara göre ödenecek tazminatlar bir tavanla sınırlıdır. Dolayısıyla istisna, esas itibariyle tavana kadar olan ödemeleri kapsamaktadır. Gelir Vergisi Kanununun 25/7’nci maddesinde Basın İş Kanununa göre ödenecek kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarlarının istisna kapsamında olduğu belirtilmiştir. Basın İş Kanununa göre ödenecek kıdem tazminatlarında tavan sınırı yoktur. İşveren, ücretliye dilediği miktarda kıdem tazminatı ödeyebilir. Ancak, Gelir Vergisi Kanununa göre (Md. 25/7), bu tazminatın sadece hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan kısmı istisna kapsamındadır; aşan kısım ise ücret olarak vergiye tabidir.

4-İhbar Tazminatlarının Durumu :
Hizmet akdi, işçi veya işverenin tek taraflı irade beyanı ile sona erdirilebilmektedir. Taraflardan birinin akdi sona erdiren irade beyanına “fesih bildirimi” denilmektedir. Süresi belli olmayan hizmet akitlerinin 4857 sayılı İş Kanununun 17’nci maddesinde belirtilen esaslara uyulmadan sona erdirilmesi halinde işi terkeden işçi veya işçinin işine son veren işveren, aynı maddede belirtilen bildirim önellerine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorunda kalacaktır. Bu şekilde ödenen tazminat uygulamada “ihbar tazminatı” olarak adlandırılmaktadır.
İşveren tarafından işçilere ödenen ihbar tazminatı ücret kapsamına giren bir gelir unsuru olup, bu ad altında yapılan ödemelerden Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesi uyarınca stopaj yapılacağı nihaidir.
5-Tahsil ve Tatbikat Gider Karşılıklarının Durumu :www.muhasebenet.net
Gelir Vergisi Kanununun 28’inci maddesi uyarınca; “Resmi ve özel müesseseler ve şahıslar hesabına yabancı memleketlerde tahsilde veya stajda bulunan öğrenci ve memurlara gider karşılığı olarak verilen paralar (özel müesseseler tarafından yapılan ödemeler, benzeri devlet öğrenci ve memurlarına verilen miktardan fazla olduğu takdirde, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Asli görev veya memuriyet dolayısiyle alınan ücretler bu istisnaya dahil değildir); Resmî ve özel müesseselere ve şahıslar hesabına Türkiye'de tahsilde bulunan öğrenciye iaşe, ibate ve tahsil gideri olarak ödenen paralar; Öğrencilere tatbikat dolayısıyla öğretim müesseseleri veya tahsil masrafları deruhte edenler tarafından verilen paralar ücret olarak nitelendirilmiş ve Gelir Vergisi'nden istisna edilmiştir.
6-Yakacak Yardımlarının Durumu :
Gider karşılığı olarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre ödenen yakacak yardımı (memur, işçi ve Bağ-Kur emeklilerine avans olarak ödenenler dahil) şeklinde yapılan ödemeler Gelir Vergisi'nden istisna edilmiştir.
7-Devlet Memurları Kapsamı Dışında Kalan Öğretmen ve İdarecilere Ödenen Tazminatların Durumu
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamı dışında bulunan, müdür yardımcısı ve müdür gibi idarecilere ve öğretmenlere ödenen eğitim ve öğretim tazminatları ücret olarak vergiye tabidir.
8-Vakıf Üniversitelerinde Görevli Öğretim Elemanlarına Ödenen “Üniversite Ödeneği” ile “Eğitim Öğretim Ödeneği” nin Durumu :www.muhasebenet.net
2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanununun 12’nci maddesi uyarınca Yükseköğretim Kurumlarında görevli öğretim elemanlarına ödenecek “üniversite ödeneği” ile 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu uyarınca, Yükseköğretim Kurumlarında görevli öğretim elemanlarına, Kanunda belli şartlar dahilinde ödenecek olan “eğitim öğretim ödeneği”nin damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi olmayacağı belirtilmiştir.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununa tabi vakıf üniversitelerinde görevli öğretim elemanlarına, “üniversite ödeneği” ve “eğitim öğretim ödeneği” adı altında yapılan ve ücret niteliğinde olan bu ödemeler, 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda öngörülen tutara kadar olan kısmının gelir vergisinden istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.
5-Maliye Bakanlığının Çeşitli tarihlerdeki Muktezaları ile Danıştayın Bazı Kararları Uyarınca Ücret Sayılan Ödemeler :
*Fazla mesai ücretleri, ikramiye, tatil yevmiyesi, cumartesi yevmiyesi, ücret farkları,
* İş verimine göre verilen primler,
* Huzur hakları,
* Uzlaşma komisyonlarına katılan memurlara yapılan huzur ücretleri,
* Şantiye ve ağırlık zamları,
* Gündeliklerin Gelir Vergisi Kanununun 24/2’nci maddesinde belirtilen tutarı aşan kısımları,
* Belli bir işyerine ve işverene bağlı olarak çalışan avukatlara ödenen vekalet ücretleri,
* Ek ders ücretleri, yıpranma tazminatı, ikramiyelerden jokeylere verilen hisse,
* Sözleşmeli olarak yabancıların işlerinde görevli tercümanlara yapılan ödemeler, mahkemelerde görevli tercümanlara yapılan ödemeler,
* Firmalarca gezici satış elemanlarına yapılan ödemeler,
* İşçilere toplu sözleşme hükümlerine göre verilen sabun. ayakkabı ve elbiselik kumaşların emsal bedelleri,
* Otel, lokanta, gazino gibi yerlerde çalışan garsonlara yapılan ödemeler (Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliği 94) www.muhasebenet.net

VI. SONUÇ
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 7 gelir unsurundan biri olan ücretler, mezkur Kanunun 2’nci maddesinin 3 numaralı bendinde zikredilmiş ve 61-64’üncü maddelerinde düzenlenmiştir. Uygulamada bazı faaliyetler karşılığında elde edilen gelirlerin ücret mi, yoksa ticari kazanç, serbest meslek kazancı veya menkul sermaye iradı olduğu konusu karıştırılmaktadır.
Ticari kazancın elde edilmesinde temel unsur, sermaye ve bir organizasyonun varlığıdır. Ücret geliri elde etmek için, bir sermaye veya organizasyona gerek yoktur; bir işverene bağlı olarak çalışmak yeterlidir. Örneğin, emek ve sermayenin birleştirilmesi ie kurulan bir işletmeye, emeği ile katılarak ortak olan Bay (A)’nın elde ettiği kazanç ticari kazançtır. Çünkü, işletmeye emeği ile katılan Bay (A), ortaklığın mal varlığı üzerinde hakkı olmasa bile işletmenin karı ile zararına iştirak etmektedir. Ancak, işletmeye emeği ile katılan Bay (A)’nın hizmetinin, belli bir sabit ücret ve buna ek olarak kardan verilecek belli orandaki payla değerlendirilmesi durumunda, elde edilen gelirin tümü, kar payı dahil ,ücret olacaktır. Verilen hizmetin tümüyle kar payı ile değerlendirilmesi sonucu elde edilen kazanç da ücret olacaktır.Burada tutarı belli asgari ücret olmadığı gibi, emek sahibinin zarar katılması dasöz konusu değildir. Çünkü, hizmetin değerlendirilmesi için işletmenin kar etmesi gerekmektedir.
Bir doktorun hem hastanede hem de özel muayenehanesinde verdiği hizmet dolayısıyla aldığı ücretin, serbest meslek kazancı mı yoksa ücret mi olduğu hususunda; faaliyetin bağımsız bir organizasyon içinde yapılıp yapılmadığına ya da çalışmanın bir işverenin talimatı doğrultusunda yapılıp yapılmadığına bakılacaktır. Ücrette belli bir işverene ve işyerine bağımlılık vardır. Serbest meslek kazancında ise işverene bağlılık yoktur ve yapılan iş kendi nam ve hesabına yapılmaktadır. Dolayısıyla, yapılan iş bir işyerine bağlı olarak yapılıyorsa, bir kurumda çalışılması gibi, elde edilen gelir ücret; ancak kendi nam ve hesabına yapılıyorsa, kendi muayenehanesinde hastalara hizmet verilmesi gibi, elde edilen kazanç serbest meslek kazancı olacaktır. Örneğin, Bay (Z), bir televizyon kanalında işverene bağlı olarak günün yorumunu yapmakta, ayrıca üç ayrı gazetede işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluğu altında kendi nam ve hesabına haftalık köşe yazıları yazmaktadır. Bay (Z)'nin televizyon kanalından elde ettiği gelir ücret niteliğinde olduğundan Gelir Vergisi Kanununun ücretlerin vergilendirilmesiyle ilgili hükümleri çerçevesinde vergilendirilecektir. Bay (Z), gazetelerdeki söz konusu yazı yazma faaliyeti mutad serbest meslek faaliyeti olduğundan buradan elde ettiği kazanç serbest meslek kazancı olacaktır.
Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya sağlanan para, ayın ve menfaatler ücret olmakta, Kurumların yönetim kurulu başkan ve üyelerine, safi kardan belli bir yüzde şeklindeki kar payı veya temettü hissesi verilmesi şeklinde sağlanan menfaatler Gelir Vergisi kanununun 75/3’üncü maddesinde belirtildiği üzere menkul sermaye iradıdır. Burada, safi kardan ayrılarak verilen tutar bir özendirme primidir. Dolayısıyla bu primleri ücret olarak değerlendirmek mümkün değildir.


VII. KAYNAKÇA
-193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu
- Gelir Vergisi Genel Tebliğleri
-69 nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği
-1475 Sayılı İş Kanunu
-4490 sayılı Kanun
-2547 sayılı Kanun
-2914 Sayılı Kanun
-T.C. Anayasası
-HUD Yayınları
-Türk Vergi Sistemi-Anadolu Üniversitesi
-Çeşitli internet siteleri

Zekeriya UYANIK
Maliye Bakanlığı
Adana Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Uzmanı

20 Ocak 2009

www.muhsebenet.net

 
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.