Muhasebe Rehberi sayfasına gitmek için tıklayınız

 

                             BEŞ DAKİKA ARA, OZANLARIN DİLİNDEN 

  Hazırlayan;

 Mehmet Sülün

  Yenigün Gzt. İmt. Sahibi

  Halk Ozanları Kültür Derneği

  (Çokder) Genel Başkanı                                                                                               

 

                                                                                                                                                                 Mehmet Sülün

 

Ünlü Halk Ozanı KARACAOĞLAN

 

Hayatı ve Şiirleri

17'nci yüzyılda yaşadığı sanılıyor. Göçebe Türkmen obalarında yetişti. Asıl adının İsmail, Halil ya da Hasan olduğu yolunda görüşler var. Hatta aynı mahlasla şiirler yazmış birçok Karacaoğlan'ın varlığı bile savunuluyor. Ahmet Kutsi Tecer ve Şükrü Elçin'in araştırmaları, yaşamının büyük bölümünü Rumeli'nde geçiren ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde Avusturya seferine katılan bir Karacaoğlan'ın varlığını ortaya koyar. Fuad Köprülü ve Cahit Öztelli gibi araştırmacılar da, 17'nci yüzyılda yaşadığını savunuyor. Bu araştırmacılara göre Karacaoğlan, şiirlerinde Abaza Hasan paşa'nın öldürülmesi, Köprülü Fazıl Ahmed Paşa'nın Avusturya seferi gibi bu döneme ait tarihsel olaylardan sözeder. Karacaoğlan'ın şiiri aşk ve doğa üzerinde kuruludur. Ayrılık, gurbet, sıla özlemi ve ölüm en çok değindiği konulardır. Şiirlerinde sıkça adları geçen Elif, Zeynep ve İsmikan adlı kadınların sevgilileri olduğu sanılıyor. Duygularını, yaşadıklarını, düşüncelerini içten, gerçekçi ve özgün bir şiir yapısı içinde anlatır. Karacaoğlan, Türk aşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş biçimi getirdi. Doğa benzetmelerini sık sık kullanır. Çok yalın ve temiz bir Türkçe kullanır. Kendisinden sonra gelen birçok ozanı derinden etkiledi. Bu olumlu etkiler günümüz Türk şiirine kadar uzanır. Şiirlerini ilk kez Nüzhet Ergun derleyip yayınladı. Cahit Öztelli'nin Karacaoğlan-Bütün Şiirleri adlı derlemesi de önemli Karacaoğlan araştırmalarından. Birçok şiiri bestelendi.

ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM

 
Ala gözlüm ben bu ilden gidersem
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla gözyaşını sil melil melil
 
Yeğin ey sevdiğim sen seni düzet
Karayi bağla da beyazı çöz at
Doldur ver badeyi bir daha uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil
 
Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yar melil melil
 
Karac'oğlan der ki olup ölünce
Bende güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ele vasıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil
 
VİRAN OLDUM MOR SÜMBÜLLÜ BAĞ İKEN
 
şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim ağulari sağ iken
Kahpe felek vermez benim muradım
Viran oldum mor sümbüllü bağ iken
 
Aradılar bir tenhada buldular
Yaslandılar şıvgalarım kırdılar
Yaz bahar ayında bir od verdiler
Yandım gittim alkarlı dağ iken
 
Farımaz da deli gönlüm farımaz
Akar gözlerimin yaşı kurumaz
Şimden geri benim hükmüm yürümez
Azil oldum güzellere beğ iken
 
Karac'oğlan der ki bakın geline
Ömrümün yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş biz burada yoğ iken
 
NAZLI YÂRDAN GELDİ BANA BİR NAME
 
Nazlı yârdan geldi bana bir name
Eğer doğru ise kırdı belimi
Dediler ki yarini yad iller almış
Kadir Mevlam nasib eyle ölümü
 
Bülbüle söyleyin gülüne konsun
Beni yârdan eden Allah'tan bulsun
Sabreyle sevdiğim ilkbahar olsun
Terkedeyim vatanımı ilimi
 
Ak yâri gördükçe ağladım coştum
Al elinden dolu badeler içtim
Kötüler sandı ki ben yârdan geçtim
Ölmeyince çeker miyim elimi
 
Karac'oğlan derki konmadan göçmem
Her olur olmaza sırrımı açmam
Kötüler köprü olsa üstünden geçmem
Taşık suya uğradırım yolumu
 
DELİ GÖNÜL
 
Deli gonul gezer gezer gelirsin
Arı gibi her çicekten alırsın
Nerde güzel görsen orda kalırsın
Ben senin derdini çekemem gönül
 
Santur mu istersin saz mı istersin
Ördek mi istersin kaz mı istersin
Tomurcuk memeli kız mı istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
 
Çıkıp yücelere bakmak istersin
Coşkun sular gibi akmak istersin
Her güzelle yatıp kalkmak istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
 
Karac'oğlan der ki okuyam yazam
Keleş değilim ki kervanlar bozam
Giyinem kuşanam bir hosça gezem
Ben senin derdini çekemem gönül
 
GEL
 
Bağlandı yollarım, kaldım çaresiz
Gayri dünya bana aralandı gel
Derildi defterim artsız arasız
Üst üste dizildi sıralandı gel
 
Yâri görse idim haftada ayda
Sevip ayrılmaktan ne buldum fayda
Azrail göğsümde canım hay hayda
Ciğerimin başı yaralandı gel
 
Karac'oğlan der ki başa yazıldı
Gözüm yaşı ceyhun oldu süzüldü
Kefenim biçildi, kabrim kazıldı
Mezarımın üstü karalandı gel
 
CAN VERMEYE DERMANIM MI VAR
 
Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eder
Benim can vermeye dermanım mı var
 
Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-u mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yuklu kervanım mı var
 
Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlam noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var
 
Karac'oğlan der ki, ismim öğerler
Ağı oldu yediğimiz şekerler
Güzel sever diye isnad ederler
Benim Hakk'tan özge sevdiğim mi var
 
BİR AYRILIK BİR YOKSULLUK BİR ÖLÜM
 
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret kodun beni kavim kardaşa
Sebep gözden akan bu kanlı yaşa
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
 
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
 
Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm
 
YÜRÜ BİRE YALAN DÜNYA
 
Yürü bire yalan dünya
Sana konan göçer bir gün
İnsan bir ekine misal
Seni eken biçer bir gün
 
Ağalar içmesi hoştur
O da züğürtlere güçtür
Can kafeste duran kuştur
Elbet uçar gider bir gün
 
Aşıklar der ki n'olacak
Bu dünya mamur olacak
Haleb'i Osmanlı alacak
Dağı taşa katar bir gün
 
Yerimi serin bucağa
Suyumu koyun ocağa
Kafamı alin kucağa
Garip anam ağlar bir gün
 
Yer yüzünde yeşil yaprak
Yer altında kefen yırtmak
Yastığımız kara toprak
O da bizi atar bir gün
 
Bindirirler cansız ata
İndirirler tuta tuta
Var dünyadan yol ahrete
Yelgin gider salın bir gün
 
Karac'oğlan der nasıma
Çok işler gelir başıma
Mezarımın baş taşına
Baykuş konar öter bir gün
 
AŞAM DEDİM KARLI DAĞIN BAŞINDAN
 
Aşam dedim, karlı dağlar başından
Yüce dağlar koç yiğide dağ m'olur
Ağrır bedenim, sızlar yaralarım
Bu yarayı çeken yiğit sağ m'olur
 
Sıra sıra dikemedim söğüdü
Ben başıma veremedim öğüdü
Elleri göğsünde görün yiğidi
Yiğit mağrur gezmek ile bey m'olur
 
Ögüt versen, bana öğüt kâr etmez
O yârin hayali karşımdan gitmez
Kementle bağlasam, kolun bağ tutmaz
Yârin zülüfünden özge bağ m'olur
 
Karac'oğlan der ki, fani dünyadan
Korkmaz mısın haram ile zinadan
Ayırır seni anan babandan
Gurbet ile düşen yiğit sağ m'olur
 
ALA GÖZLERİNİ SEVDİĞİM DİLBER
 
Ala gözlerini sevdiğim dilber
Göster cemalini görmeye geldim
Şeftalini derde derman dediler
Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim
 
Gündüz hayallerim gece düşlerim
Uyandıkça ağlamaya başlarım
Sevdiğim üstünde uçan kuşların
Tutup kanatların kırmaya geldim
 
Senin aşkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim
 
Senin işin yiyip içmek dediler
Yaren ile konup göçmek dediler
Göğsün cennet koynun uçmak dediler
Hak nasip ederse görmeye geldim
 
Mail oldum senin ince beline
Canım kurban olsun tatlı diline
Aşık olup senin hüsnün bağına
Kırmızı güllerin dermeye geldim
 
Karac'oğlan der ki işin doğrusu
Gokte melek yerde huma yavrusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Soyunup koynuna girmeye geldim
 
YEŞİL BAŞLI GÖVEL ÖRDEK
 
Yeşil başlı gövel ördek
Uçar gider göle karşı
Eğricesin tel tel etmiş
Döker gider yâre karşı
 
Telli turnam sökün gelir
İnci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir
Yâr oturmuş yele karşı
 
Şahinim var bazlarım var
Tel alışkın sazlarım var
Yâre gizli sözlerim var
Diyemiyom ele karşı
 
Hani Karac'oğlan hani
Veren alır tatlı canı
Yakışmazsa öldür beni
Yeşil bağla ala karşı
  
VAR GİT ÖLÜM
 
Ölüm ardıma düşüp de yorulma
Var git ölüm bir zaman da gene gel
Akıbet alırsın komazsın beni
Var git ölüm bir zaman da gene gel
 
Şöyle bir vakitler yiyip içerken
Yiyip içip yaylalarda gezerken
Gene mi geldin ben senden kaçarken
Var git ölüm bir zaman gene gel
 
Çıkıp boz kurtlayın ulaşamadım
Yalan dünya sana çıkışamadım
Eşimle dostumla buluşamadım
Var git ölüm bir zaman da gene gel
 
Karac'oğlan der ki derdim pek beter
Bahçede bülbüller şakıyıp öter
Anayı atayı dün aldın yeter
Var git ölüm bir zaman gene gel
  
KADİR MEVLAM SENDEN BİR DİLEĞİM VAR
 
Kadir Mevlam senden bir dileğim var
Muhannes kuluna muhtaç eyleme
Cennet-i alâyı nasib et bana
Sırat köprüsünden yolum bağlama
 
Kapımıza kara deve çökünce
Fırtınasi şol alemi yıkınca
Cehenneme kul seçilip çıkınca
Kadir Mevlam o kullardan eyleme
 
Kadir Mevlam ateş atma özüme
Dünya malı görünmüyor gözüme
Kadir Mevlam sen bak benim yüzüme
Cehennemin ateşiyle dağlama
 
Karac'oğlan hata çıkmaz dilimden
Kocadım da hayır gelmez elimden
Kadir Mevlam asla geçmez kulundan
Deli gönül ah çekip de ağlama
 
ELİF
 
İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye
 
Elif'in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar Elif Elif diye
 
Elif kaşlarını çatar
Gamzesi bağrıma batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar Elif Elif diye
 
Evlerinin önü çardak
Elif'in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer Elif Elif diye
 
Karac'oğlan eğmelerin
Gönül sevmez değmelerin
İliklenmiş düğmelerin
Çözer Elif Elif diye

 

 

 

 

                                            Copyrıght © 2005  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - muhasebe rehberi