Muhasebe Rehberi sayfasına gitmek için tıklayınız

Muhasebe  

Maliye

Vergi

Sigorta

İletişim

  MAKALELER :  27.11.2007

ara

 Ana Sayfa 

Vergi  Rehberi 

Makaleler 

Danışma Hattı 

İş Hayatının Provası Staj 

           Güncel Bilgi Arşivi

          2007 Uygulamaları


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hüseyin BOZKURT

Yeminli Mali Müşavir

huseyinbozkurt@firatymm.com


 
ÖLÇMEK

 

             Dilimizde bazı kelimeler vardır, bunlar birden çok anlam ifade ederler. Ham ifade ettikleri anlam çoktur hem de önemli anlamlar içerirler. Bu kelimelerden biri de ölçmek. Nerden çıktı bu kelime diyebilirsiniz. Ölçmek, hayatımız için çok gerekli ve önemli bir kavram. Ölçtüğümüz şey ne olursa olsun, ölçmenin sonucu gerçeğin ya kendisini buluruz ya da gerçeğe, doğruya götüren yolun kapısını aralar bize. Bir şeyleri ölçerek tartarak yaparsak çok şeyi baştan halletmiş oluruz ya da doğru yola koyulmuş oluruz.

             TDK sözlüğünde  “En, boy, hacim, süre gibi nicelikleri kendi cinslerinden seçilmiş bir birimle karşılaştırıp kaç birim geldiklerini belirtmek” olarak ifade edilen ölçmek, mecaz olarak ise “aşırı olmamasına dikkat etmek, kontrol etmek” gibi anlamlar içerir.

              Bir çok şeyi ölçeriz hayatta. Arsayı,tarlayı, kumaşı, tahılı,ipi ölçerek alırız. İçtiğimiz şurubu, gittiğimiz yolu, sıcaklığı, başarıyı,s aygıyı, sevgiyi, performansı, dayanıklılığı, vucüt ateşini, tansiyonu, şekeri, kalp atışlarını, koştuğumuz süreyi, geçen zamanı, boyumuzu ve daha bir çok şeyi ölçeriz. Bir olayın veya kişinin nabzını ölçeriz. Sınavlarla bilgiyi ölçeriz. Velhasıl ölçmediğimiz tartmadığımız bir şey yok gibi. 

               Ölçmek hayatımızda neden önemlidir? Ölçmeye gereken önemi veriyor muyuz? Ölçtükten sonra değerlendirmeyi doğru yapıyor muyuz? Öte yandan ölçme yapmak için bir ölçeğinizin olması gerekir. Ve bu ölçek anlam ifade etmelidir. Cisimleri ölçerken genelde adet,kğ, uzunluk, kalınlık,hacim ve benzeri geliştirdiğimiz ölçeklerle ölçeriz. Bazı şeyleri ölçerken kendi içinde bir ölçek oluşturmak zorundayız. Bunun en açık örneğini performans ölçmede bulabiliriz. Çalıştırdığımız elemanı neye göre ölçeceğiz. Kriterleri önceden belirlememiz lazım. Kıyaslayacağımız ya da ölçek olarak alacağımız durum ve kişiler eş görev ve şartlarda olmalıdır. Bu anlamda birim veya kriter belirlemek çok önem arzeder.

               Bir şeyi ölçmeden onu değerlendirmek, ondan sonuç çıkarmak mümkün değildir. Ancak, ölçtüğümüz şeyler üzerinde yorum yapabiliriz. Ölçüm sonucu bulduğumuz bilgiler, doğru değerlendirmelerle bizi doğru sonuçlara ulaştırır. Elimizde bilgi ve done olmadan bir şey hakkında hüküm yürütemeyiz. Hayatta bir çok şeyi ölçerek elde ederiz. Ölçmeden değerlendirmek yanlıştır, eksikliktir ve bilgisizliktir.

              Ölçme ile ilgili bazı deyimlerde kullanırız. Ölçüp tartmak, ölçüp biçmek, ölçme değerlendirme, performans ölçme, ölçülü davranma, ölçüyü kaçırma gibi. Bu deyimler ölçmenin hayatımızda ne kadar yer aldığının açık göstergesi.

               Günümüzde bilgi ölçme ve performans ölçme çok önem kazanmış iki kavramdır. Bilgi ölçme; ülkemizde en bariz şekilde 3 milyona yakın ÖSS ve OKS sınavı, 1 milyona varan KPPS ve benzeri sınavları ile kendini göstermektedir.

                Performans ölçme ise ülkemizde sanayileşmenin gelişmesi ile çalışanların motivasyonunu ve kariyer hedeflerini geliştirmek, az çalışan ile çok çalışanı birbirinden ayırmak, verimliliği arttırmak ve oto kontrolü sağlamak için uygulanan ölçme ve değerlendirme faaliyetleridir.  Fransızca bir sözcük olan Performans; Başarı, başarım anlamına denk düşer.

                Öte yandan, insan vücudunun çalışması ile ilgili bir ritmi vardır. Bu ritim öyle bir düzenlenmiştir ki; devamlı döngü halinde çalışan mekanizmalardan oluşur ve yaşam boyu bu döngü devam eder,inişli çıkışlı olsa da. Bu döngü ve ritme “Bioritim” deniliyor. Vücudumuzun fiziksel, duygusal, düşünsel ve sezgisel olmak üzere ölçülebilir devresi bulunduğunu biliyor muydunuz ? Ve bu devrelerin doğum tarihimizle ilintili ve belli tarih ve aralıklarla inişli çıkışlı devam ettiğini ve bununda bioritim ölçerlerle ölçüldüğünü ve fiziğimizin, duygularımızın, düşüncelerimizin zamanla iniş çıkışlar yaşadığını, çevre şartlarından etkilendiğini bilmek gerçekten önemli. Bu bioritimimizi yönlendirmek biraz da bizim elimizde. Genel olarak farkındalıklarımızla bu durumu lehimize çevirebiliriz. Tabi ki önce ölçmemiz lazım.

                Her şeyi ölçüyoruz belki. Acaba hayat enerjimizi ölçüyor muyuz? Hiç sorduk mu kendimize son bir yılı, bir ayı, bir haftayı nasıl geçirdik diye ? Büyük ihtimalle hayır olacak cevabımız. Halbuki hayat enerjimizi ölçmek; nereye,ne kadar gittiğimizi bize gösterir ve yeni rotamızı da buna göre çizeriz. Aslında bu noktada yapılan basit bir analiz başarıya giden yolu belirleyebilir. Bu analizde iki temel noktayı irdelemek gerek.

                Birincisi enerjimizi nereye harcıyoruz ? Doğru hedefe mi gidiyoruz yoksa yanlış yolda boşuna mı yoruluyoruz. İkincisi ise enerjimizi doğru miktarda mı kullanıyoruz ? Enerjimizi ölçmeden ve müsrif olarak kullanırsak hedefe varmadan tükeniriz. Aksi durum ise bizi hedefe hiç götürmeyecektir. O halde hayatta başarının temel kurallarından biri enerjimizi doğru hedefe ve doğru miktarda yöneltmek ve bundan emin olabilmek için de bunu ölçmek gerekiyor. Bireyler için geçerli olan bu kural, kurumlar için de doğrudur. Başarılı kurumlarda ölçme yönetimin temel fonksiyonlarından biri halini almıştır. Bu konuda  Robert H. ROSEN  şöyle der:

                
Açık, ölçülebilir hedefler başarının göstergeleridir. Yüksek performanslı kuruluşlarda ölçüm bir yaşam biçimidir. Ve lider bu ölçümleri yüksek performanslı sonuçlara bağlamalıdır. Şeyleri ölçmek yetmez; doğru şeyleri ölçmelisiniz.”

                    Ölçmek aslında bir doktorun hastasını muayene edip teşhisi koyması gibidir. Zira hastalık bilinir ise tedavi de belirlenip kalan süreç yönetilebilir.  Nitekim Joan RIVERS  ise ölçmenin yönetime etkisini şu sözlerle dile getirmiştir:

                    “Ölçmediğinizi iyileştiremezsiniz. Ölçmek anlamak ve bilmektir. Bilmek yönetmektir. İlerlemek kendinize verdiğiniz armağandır.”

Gelinen bu aşamada konuya son noktayı Davıd Starr JORDAN koymuştur:

                    “Bilgelik bundan sonra ne yapacağını bilmektir, beceri bunun nasıl yapılacağını bilmektir, erdem ise bunu yapmaktır.”

             Sonuç olarak, hayatta bir şeylere karar verirken, yaparken ölçüp tartarsak daima doğruyu, iyiyi, faydalı olanı seçme ve yapma şansımız fazlalaşır. Doğruyu ve iyiyi yaparak kendimizi geliştirir, etrafımıza faydalı olur ve sevilen, doğru bir kişi oluruz. Bu da yaşamımızda bizi başarıya ve mutluluğa doğru götürür.

           Kurumlarımızı yönetirken de aynı şekilde davranırsak başarıyı yakalar, iyi bir yönetici olur,iyi bir takım yaratırız. Üretken, verimli ve sağlam bir yapı kurarız. Bu durum da kurumları ve çalışanlarını başarıya ve mutluluğa taşır. Önce kendi hareketlerimizi ölçerek başlayalım, sonra işimizi, çevremizi ölçerek devam edelim. Devam edelim ki herkes başarıya ve mutluluğa daha yakın olsun. Ne derseniz ölçmek başarının ve mutluluğa açılan kapının anahtarı diyebilirmiyiz?

              Başarılı ve mutlu olmak istiyorsanız, yeni bir düzen kuruyorsanız, kurulu düzeniniz ile işler yolunda gitmiyorsa, kurduğunuz başarılı bir düzeninizin bozulmasını istemiyorsanız öyle ise ölçün, tartın ve ölçmeye yaşam boyu devam edin.

 

 

 

Copyrıght © 2005-2008  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.