ÜÇÜ BİR ARADA...!
Her hafta mali konuları yazarak sizleri sıkmadığımı
umuyorum. Ama bu gün “MALİ PORTAL” dan sizlere meslek
dışı bir konuda sesleneceğim.
Evet, üçü bir arada deyince; birkaç yıl önce çok uluslu
sermayenin liderlerinden Nestle’ nin bulduğu; kahve,
süttozu ve şeker karışımından oluşan, hazır,sempatik ve
pratik kahve paketçiği akla gelmektedir. En azından, bu
kavramı bununla tanıdık. Kolaylığı ve şeker sorunu
olmayanların alışarak kullandığı, değişmez tat haline
gelen bir içecek oldu. Bazı kimselerde de bağımlılık
yapacak derecede tembel içeceği.
Buna benzer kavramlarımız Anadolu’da da var ama çok
uluslu olamadığı için bir biz biliyoruz. Mesela, beşi
bir yerde altın takısı gibi. Amacımız üçü beşi tartışmak
değil tabi ki.
İnsan için olması gereken üç özellikten bahsedeceğiz. Bu
kavramlar zeka, akıl ve sevgidir. Bu kavramların üçüne
birden sahip olan kişiler de hem çok uluslu olabilirler,
hem de bağımlılık yaparlar.
Önce, bu kavramları kısaca açıklamak ve özelliklerini
irdelemek gerekiyor. Bunları irdelemeliyiz ki; bu
özelliklere sahip kişileri daha iyi tanıyıp, ona göre
davranalım. Onlarla daha iyi iletişim kuralım. Bu tür
çalışanlarımız ve yöneticilerimizi daha iyi kontrol
edebilelim. Ona göre sorumluluk ve yetki verelim.
ZEKA
Zeka yada zeki insan demek; karşısına çıkan problemlere
hızlı bir şekilde çözüm üretebilen, kıvrak, atak,hızlı
yorum yapabilen, üretken insan demektir. Her zeki olan
başarılı olamaz. Her başarılı da zeki değildir.
Düşünme, algılama, yargılama, akıl yürütme ve sonuç
çıkarma yeteneklerine zeka ya da zihin gücü denir. İyi
bir zekaya sahip olmak tek başına yeterli değildir.
İsabetli ve doğru düşünce veya yargı ancak akılla mümkün
olur. Zeki insanın düşüncelerinin doğru olabilmesi bazı
prensiplere ihtiyaç duyar. Akıl bu prensipleri idare
eder. Bu durumda her zeki insan akıllı değildir. Tek
başına zekilik çok hata yaptırır. Bir hata büyük
düşünceleri, planları ve projeleri felakete
dönüştürebilir.
Napolyon’un zeka yüklü askeri planları ve zaferleri
herkes tarafından bilinir. Ama akılsız hareketlerinden
ötürü, Suriye’den nasıl kaçtığı da tarihlerde yazılıdır.
Avrupa’da bugünkü modern kimyanın babası denilen Fransız
Lavoisier de öyle yanlış şeyler söyledi ki, uzmanı
olduğu kimya ilmine yaptığı zarar, hizmetlerini
aşmaktadır. Hepimiz çevremizdeki zeki bilinen insanları
incelediğimizde hepsinin büyük hatalar yaptığını
görebiliriz.
Zeka,genel olarak 12-13 yaşına kadar gelişir ve bu
gelişim 20 yaşına kadar sürer ve ardından sabit kalır.
Yani 20 yaş sonrası dumur (körelmek) süreci
başlangıcıdır.
Kafamızı bir araba olarak düşünürsek, zeka bu arabanın
hız yapabilme yetisidir. Bu arada var olması başlı
başına yeterli değildir, mutlaka kullanılması gerekir ki
bu da doğru yerde doğru zamanda kullanılması anlamına
gelir. Doğru yerde ve doğru zamanda kullanılmazsa zeki
insanların başı dertten kurtulmaz. Çevrelerinde pek
dostları olmaz. Kırıcı olduklarından dost edinemezler.
Bu nedenle de kendine güvenleri olmadığı gibi kimseye de
güvenmezler. Sonucu düşünmeyi beklemezler. Sağlama
yapmazlar. Bu nedenle dayanma güçleri zayıftır. Zeki
insanlar, duygusal ve hassas yapılıdırlar. Ama bu
kişiler biraz akıllı iseler bu olumsuzluklar tersine
dönüp, bu kişileri çok güçlü kılar.
AKIL
Akıl ise; düşünme yetisidir. İyiyi kötüden, yanlışı
doğrudan, sıcağı soğuktan ayırabilme özelliğidir, tabi
ki basit açıklaması bu. İrdeleyen, araştıran, sonucu
düşünerek yorum yapan ve test eden anlayışın tamamına
akıl denir. Akıllı insan sonuç odaklı düşünür.
Zeka ve akıl bir yere kadar iç içedir. Akıl yürüyen ve
devamlılığı olan bir şeydir ama zeka sonuçtur. Zeki
olanlar kısa vadeli düşündüklerinden, menfaatlerini ön
plana alırlar ama gizlerler.
Akıl; zaten insan olmanı gerektirdiği, bizi hayvanlardan
ayıran tek özellik. Onun için hepimiz akıllıyız
diyebiliriz.
Ama zekanın çeşitleri ve ölçülebilir kriterleri olduğu
için herkes eşit ölçüde zekidir demek saflık olur.
Ayrıca, matematik zekalı insanlar olduğu gibi, hayat
için sosyal zeka sahibi olmak daha önemlidir. Zekiler,
analizi çok ve çabuk yaparlar. Akıl ve zekayı ayırmak
gerekir. Akıl; insanın öğrenme,tanıma,muhakeme etme
yetisi,zeka;insanın düşünme,akıl yürütme,yargılama ve
sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamıdır.yani zeka aklı da
içine almaktadır. Zekanın az olması olumsuzken çok
olması da olumsuz sonuçlar doğurabilir.ikisinin de eş
olması gerekir düşünüyorum
Albert Einstein,bildiğiniz gibi dünyanın en zeki
insanlarından biriydi. Normal insanlar beyninin %5 ya da
% 10’nu kullanırken, Einstein %72 sini kullandığı
söylenir. Hazır Einstein den bahsetmişken onun zeki ve
akıllı hikayelerinden birini sizlerle paylaşmak
istiyorum. Einstein pratik zekaya sahiptir. İşte size
pratik zekaya ait bir kıssadan hisse.
“Zamanın birinde Einstein,Avrupa’nın çeşitli kentlerinde
bir dizi konferans vermek için yollara düşmüş.Arabasına
atlamış ve o şehirden bu şehire koşturup durmuş.Her
gittiği şehirde büyük bir ilgi ile karşılanmış ve büyük
alkış almış.Son konferans vereceği şehre doğru yola
çıkmış.
Şoförü demiş ki; 'Sevgili patronum sen her şehirde üç
aşağı beş yukarı aynı şeyleri anlatıyorsun.O kadar
ki;ben bile ezberledim artık anlattıklarınızı.Çıkıp ben
bile konferans verebilirim artık'.
Einstein;'peki o zaman gideceğimiz bu son şehirde beni
kimse tanımaz. Yer değişelim ve konferansı sen ver'
demiş.Olurdu olmazdı derken yer değişmişler.Kente
vardıklarında büyük bir kalabalık tarafından ilgi ve
coşkuyla karşılaşmışlar.Ve konferans saati gelip
çatmış.Einstein(yani şoförü) çıkmış kürsüye ve tam iki
saat boyunca çatır çatır aynen Einstein gibi mükemmel
bir konferans vermiş. Konferans bitmiş,alkış kıyamet
kırıla gitmiş.
Şoför kürsüden inmiş ve etrafını pek çok genç hayranı
çevirmiş. Kimi tebrik ediyor,kimi elini sıkmaya
çalışıyor filan.İçlerinden genç bir öğrenci Einstein’e
(şoföre) acayip bir denklem sormuş ve;'hocam sizce bunun
sonucu ne olur' demiş.Hemen yakınlarında gelişmeleri
izleyen Einstein bıyık altından gülmeye başlamış.Şoför
kendisine soru soran gencin sırtına elini koymuş ve;'sen
hangi üniversitedensin?' diye sormuş.Genç;'filanca
üniversitede tıp öğrenimi görüyorum hocam'
demiş.Şoför;'belli ki parlak bir öğrencisin,ama bu
sorunun cevabını bilmemiş olmana şaşırdım.Bak şimdi bu
soruyu ben şoförüme sorsam o bile bunun cevabını bilir'
demiş ve ardından Einstein’i çağırmış yanına. Şimdi sor
bakalım aynı soruyu şoförüme demiş .Genç soruyu tekrar
sormuş. Einstein takır takır sorunun cevabını vermiş.
Çevredekiler şaşkınlık içerisinde olayı izlerken,
şoför;'hadi artık yola düşme vaktidir' deyip, Einstein’i
de yanına alarak arabasına binip gitmiş”
Zekilik genetik değildir. Zeka problem çöze çöze
geliştirilir. İşinde iyi olanlar, kendine çok soru
sorulanlar da zeki sayılırlar.
“Bir insanın zeki olduğu verdiği cevaplardan değil,
sorduğu sorulardan anlaşılır.' (De Levis)
'Zekasını inkar edenin büyük bir zekası var demektir.'(Lessing)
'Parlak zeka, insanı bütün nimetlere kavuşturmaz.(.J.Jack
Rousseau)
Sadece zeki olan insanların olumsuz yönleri..!
Süper zeki insanlara hiçbir zaman güven olmaz çünkü
kafasında 40 tilki gezer de kuyruklar çarpışmaz misali.
Her an sizi satabilir. Akıllı insanlar ise sürekli bize
bir şeyler katarlar ve dolaylı olarak fayda sağlarlar.
Akıllı ve az zeki insan yalnız kendini değil diğer
insanları da önemser. Akılsız ve zeki insan parazit
gibidir. Aklını, başkalarından yararlanmak için
kullanır.
Süper zeki ama aklı az bir insan zekasını gereği gibi
kullanamaz. Süper akıllı ama zekası az bir insan
zekasını üst düzeyde sergiler.
Az akıllı ve süper zeki insan kendi düşüncelerinin
kölesi oluyor. Hükmetme hırsı ile yaşıyor. Süper akıllı
az zeki insan ise diğer insanlara da değer veren,
kendisi ve diğer insanlar üzerinde yoğunlaşan insandır.
(Doç.Dr.Nasip Demirkuş- Ders Notlarından www.biyolojiegitim.yyu.edu.tr/ders
)
Bu özellikler her ne kadar bilimsel kanıtlanmışsa da
istisnalarının olabileceğini düşünür ve savunurum.Ayrıca
yukarıdaki yorum akılını hiç kullanmayanlara yönelik bir
özellik olduğunu düşünüyorum. Çok zeki olup da aklını da
bir miktar katan nice başarılı insan tanıyoruz. Ama bu
kişilerde zekilik ön plana çıktığından akıllı oldukları
bazen fark edilmez bile.
Ayrıca, kendi görüşüme göre zeki insanlar olmasaydı bu
kadar ince fikri kim yaratacaktı. Sadece akıllı insanlar
bu kadar şeyi üretebilecekler miydi. Bunu da göz ardı
etmemek lazım. Ayrıca, nice şeyler üretmiş başarılar
kazanmış “ ismi unutulan insanlar” bulunmaktadır. Ya da
“ismi unutulacak insanlar”. Bu kişiler olmasaydı, bu gün
faydalandığımız bir çok şey olmayacaktı. Tüm bunları
onlara borçluyuz belki. Ama her zaman akıl tarafından
kontrol edilen zeka iyidir. Zira kontrolsüz güç, güç
değildir.
SEVGİ
Yüreğinde sevgi olmayan kimse çok zeki de olsa, çok
akıllı da olsa hiç önemi yoktur. Sevgi koşulsuz
sunulması gereken bir olgudur.
Kişi her şeye önce kendinden başlamalı, ama severken
karşıdan başlamalıdır. Çünkü sevgi karşıya duyulur.
Sevgiyi önce biz vermeliyiz.
Diğer yandan sevgiyi her şeyimize katmalıyız. İşimize,
aşımıza, arkadaşımıza, ailemize, dostlarımıza, çevreye,
hayvanlara karşı sevgi göstermeliyiz. Yapacağımız şeyi
seversek, yapmamız kolay olur. Başarımız yüksek olur.
Gerek zeki, gerekse akıllı insanlar yaptıkları işlere
sevgilerini katmıyorlarsa, her zaman olumlu şey yapmış
sayılmazlar. Ama sevgi ile yapılan her şey olumludur.
Anne çocuğunu sevmeseydi, yıllarca ona katlanır mıydı.
İnsanlar birbirini sevmeseydi günlerce, aylarca ve
yıllarca yollarını gözlerler miydi ? İnsanlar işini
sevmese gece geç saatlere kadar çalışırlar mıydı ? İnsan
çok zeki yada çok akıllı olmasa da işini severek
çalışanlarında başarılı olduğu gözlemlenmektedir. Diğer
iki özellikle birlikte olursa daha iyi bir sonuç çıkar.
İşte, bir insanda; zeka,akıl ve sevgi üçü bir arada
olursa;o kişi çok tatlı olur. O kişi çok bağımlılık
yapar. O kişi çok başarılı olur. O kişi herkes
tarafından sevilir ve sayılır. O kişi herkese faydalı
olur. O kişi çok uluslu bir kimlik kazanır. İnsan olarak
zekamızı ve sevgimizi geliştirmek elimizde. Aklımızı da
kullanmak kısmen de olsa elimizde. Bu nitelikleri bir
araya getirmek imkansız değil ama uğraş gerektirir.
Özellikle zekamızın fazlalığını kendimizi kontrol ederek
olumsuz sonuçlara neden olmayalım. Bizi esir almasına
izin vermeyelim. Daima yanına akıl ve sevgimizi de
koyalım. Bu özelliklere tek tek haiz üç kişiyi bir araya
getirdiğinizde maalesef bir kişi etmiyor. Yani takım
olmuyor. Çünkü, herkes ayrı telden çalıyor. Üç özelliğin
bir kişide olması gerekiyor. Herkese, üçü bir arada
yaşam dolu günler dileğiyle…
Hüseyin
BOZKURT
Yeminli Mali Müşavir
huseyinbozkurt@firatymm.com
Fırat YMM
Gaziantep |