Muhasebe Rehberi sayfasına gitmek için tıklayınız

Muhasebe  

Maliye

Vergi

Sigorta

İletişim

   MAKALELER                

ara

 Ana Sayfa 

Vergi  Rehberi 

Makaleler 

Danışma Hattı 

İş Hayatının Provası Staj 

           Güncel Bilgi Arşivi

          2006 Uygulamaları


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İlker ERSERİM

ilkerserim@firatymm.com

Fırat YMM Denetçisi 

27.11.2006

 

ZİHNİMİZDEKİ MUHASEBE VE MANTIK YANILGILARI

 

  “İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır, çünkü kimse aklından şikayetçi değildir.” Montaigne akılla ilgili söylenecek çok şeyi tek bir sözle açıklamıştır.

      İnsan aklından memnun mudur? veya insan hep kendini mi kandırır. Mantık yanılgıları insanın hep kendini kandırmasından mı ibarettir. Düşünsel anlamda buna bir çok anlam yükleyebiliriz.Şimdi size daha somut örneklerle yaşadığımız mantık yanılgılarını daha çok maddi boyutuyla anlatmaya çalışacağım.  

     Yabancılar tarafından "mental accounting" denilen insan mantığının akıldan, mantıktan, rasyonellikten bazen ne kadar uzak olduğunu gösteren bir nevi maddi yanılgılarımızın bütününü anlatır. Zihinsel muhasebe; insanoğlunun nesnelere, eşyalara değer biçerken, aklında bir durumu, alacağı eşyanın, harcadığı, kazandığı ve kaybettiği paranın veya ekonomik bir karar vermek amacıyla birkaç şeyin bedelini karşılaştırırken kafasında yaptığı muhasebedir. 

      Günlük hayatta yaşadığımız çok basit olaylarda bunlara şahit olabiliyoruz. İnsanlar aylık olarak kazandıkları rutin parayı akıllarına kazımakta, onun üzerindeki her meblağı havadan gelen bir para olarak görmektedirler. Örneğin ilaç mümessilleri çok fazla olanakları vardır.(arabalarının benzinleri, yemek çekleri, giyim masrafları). Ancak bu döngü içerisinde kendilerine ister istemez büyük bir harcamanın içinde bulabilmektedirler. Her gün yemek yedikleri noktaları değiştirmekte nasıl olsa şirket karşılıyor diyerek verilen yemek çeklerini çok rahat bir şekilde harcamaktadırlar. Oysaki o çekler kendilerine verildiği andan itibaren kendilerinin olduğunun farkında değillerdir. Biraz daha hesaplı davranmak yerine zihinsel muhasebede tuzağa düşmüş insanlardır. 

      Kumar oynayanlar kumardan kazandıkları parayı kaybettiklerinde hiçbir kayıpları olmadıklarını düşünürler. Veya bir başka akıl yanılgısına düşen birinin örneğin; sayısal lotodan kazandığı 500 YTL'ye, çalışarak kazandığı 500 YTL'den çok daha farklı bakması, bu paraları zihninde farklı kasalara koyması ve "haydan gelen huya gider" mantığı ile ilkini har vurup harman savurmaya çok daha yatkın olmasıdır. 

      Zihinsel muhasebe kavramını ortaya atan ilk bilim adamı Richard Thaler ABD’nin yaşadığı en büyük ekonomik krizi  (Kara Pazartesi olarak bilinen  Amerika borsalarının 508 puan birden düştüğü gün) açıklamıştır. Bu günün Amerikan ekonomisine beklenenden daha az zarar vermesinin ayrıntısı zihinsel muhasebeden kaynaklanıyor. Zihinsel muhasebe teorisine göre, yatırımcılar borsada kaybettikleri paraları gerçek bir birikim kaybı veya bir para kaybından ziyade, kâğıt üstünde kazanılmış, sanal paralar olarak algıladıkları için, ceplerinden veya banka hesaplarından aynı miktarda nakit eksilseydi panikleyecekleri kadar paniklemediler.     

       Daniel Kahneman ve Amor Tversky bu alanda bir çok deney yapmışlardır. Bu çalışmalardan bir tanesinde, deneklere bir Broadway  oyununa gitmek üzere yolda olduklarını ve hayal etmeleri söyleniyor, deneklerin bir kısmına, biletlerini önceden aldıkları, tiyatroya ulaştıklarında ise 40 dolarlık biletlerini kaybettiklerini ya da çaldırdıklarını fark ettikleri söyleniyor, yeni bilet almak isteyip istemeyecekleri soruluyor. Bu durumda çoğunluk yeni bilet için 40 dolar daha harcamak istemiyor, deneklerin büyük kısmı oyunu seyretmeden eve dönmeyi tercih ediyorlar. İkinci bir gruba ise, biletsiz yola çıktıkları, bilet almak için tiyatronun gişesine geldiklerinde ise cüzdanlarından “40 doların kaybolmuş ya da çalınmış olduğunu fark ettikleri söyleniyor (yani ilk gruptaki denekler gibi, onlar da kırkar dolar daha fakir durumdalar) ve bu durumda yine de bilet almak isteyip istemeyecekleri soruluyor.” bu senaryoda ise çoğunluk yeni bilet alıp oyunu seyretmeyi tercih ediyorlar. iki gruptaki den ekler de kırkar dolar kaybettikleri halde, ilk gruptakiler bilet çaldırmayı kafalarında tiyatroyu seyretmekle bağdaştırıyorlar, ve de ikinci defa bilet satın almaya yanaşmıyorlar; ikinci gruptakiler ise nakit paranın çalınmasını tiyatro oyunu ve bilet almaktan bağımsız bir olay olarak kategorize ediyorlar, ve de genelde bir 40 dolar daha harcayıp oyunu seyretmekte beis görmüyorlar.

          Sonuçlar hem ilginç hem de içerden baktığımızda dışardan neler yaptığımızı insan mantığının ne kadar basit yanılgılara düştüğünü gözler önüne seriyor. 

         Karar vericinin alternatifler hakkında tam bilgiye sahip olduğu, alternatifin sonuçları hakkında

tam bir bilgiye ulaşabildiği, bu sonuçlara uygun olarak net bir tercih ortaya koyabileceği ve

alternatiflerin sonuçlarını karşılaştırabileceğinin varsayılması gerçek yaşamla

uyuşmamaktadır. Karar alıcıların rasyonel-ekonomik karar modelinden ziyade insan zihninin

kısıtlı hesap yapma kapasitesi, sorunun karmaşıklığı ve belirsizliği, gerekli bilgiye tam olarak

ulaşılamaması ve bu bilginin zamanında bulunamaması nedeni ile karar verici gerçek

yaşamda çeşitli kısıtlayıcı faktörlerin etkisi altındadır. Sınırlı rasyonellik olarak adlandırılan

bu durumda karar vericinin kararının en rasyonel seçenekten ziyade en tatminkar seçenek

üzerinde oluştuğu varsayılır.

            Örnekler o kadar çok ki; Günlük hayatta sıklıkla yaşadığımız kredi kartları bunu hemen hemen hepimizin yaşadığı basit örneklemelerden de anlayabiliriz. Bir market harcaması yapıyoruz nakit alacaksak çok dikkatli fuzuli harcamalardan özenle sakınıyoruz ancak kredi kartıyla alışveriş yapıyorsak bir çok fuzuli harcama yapıyoruz oysaki onu da ödüyoruz hem de fazlasıyla o da bizden çıkan bir para neticede faiziyle ödeme zamanı yaşadığımız stresi de eklersek mantığın fiiliyata etkisi markette yaptığımızı muhasebe hatasını da gözler önüne seriyor. Taksitli harcamaları da bu yanılgıların içine dahil etmek mümkün peşin almanız mümkün olmayan bir montu veya ayakkabıyı fiyatının çok üstünde taksitle olduğu zaman alabiliyoruz. Ayda 10 YTL ne olacak ki  oysaki ödediğimiz para aynı 12 taksitle toplamda 120 YTL bir anda çok zorumuza gidebilir. Hiç olmazsa bu mantıksal yanılgıya hepimiz düşmüyor muyuz? Bilimsel anlamda iyi pazarlama stratejileri insanların bu zayıf noktası üzerine de kurulabiliyor biz kendi eksik noktamızı bir türlü görmek istemiyoruz.

       İnsanlar mantıklarında parayı, nereden geldiği, nerede saklandığı ve nasıl harcandığına bakarak kategorize etmeye çalışıyorlar en önemli nokta ise şu para paradır zaman zamandır 1 dakika bir dakikadır 1 Dolar 1 Dolardır insan mantığı buna zaman içerisinde zihni yanılgılara daha rasyonel yaşamaya alışmakla mantık yanılgılarından kurtulacaktır.

       Bu yanılgılardan kurtulmanın en önemli faydası ise daha rasyonel hedeflere ulaşmada her bireyin ayrı ayrı fayda maksimizasyonunu yaparak elindeki kıt kaynaklarla en iyiye ulaşmanın sağlamasından geçmektedir. Çünkü dünya ekonomisinde çok olan şey paradır artacak şey ve bitmeyecek şey paradır oysaki dünyadaki doğal kaynaklar hızla tükenmektedir ekonomik sıkıntıları aşmanın yolu ihtiyaçların belirlenmesi ve anlamsız harcamalardan sakınılmasından geçmektedir.

 

İlker ERSERİM

ilkerserim@firatymm.com

Fırat YMM Denetçisi 

27.11.2006

 

 

Copyrıght © 2005-2006  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.