REAGAN VE KENNEDY DEN SONRA ERDOĞAN’DA
İBN
HALDUN ‘CU OLDU
Bir
gazetenin 1 Haziran 2008 tarihli sayısında Birleşik
Amerika Devletleri Başkanlarının ekonomi ve maliye
politikalarından bahsederek bu politikaların ana
iskeletinin dayandığı İbn Haldun’un söylemlerinden
bahsetmiştik.
O
vakit
yazdıklarımızı
kısaca özetleyerek hatırlatacak olursak;
İbn
Haldun’a göre, bir devletin halkına yüksek vergiler
salması, kendi aleyhine sonuçlar doğurur çünkü yüksek
vergi, halkın elindeki sermayenin azalmasına, bu da
girişimciliğin gerilemesine, o da üretimin, dolayısıyla
üretimden alınan vergi gelirinin düşmesine sebebiyet
verir. Yani devlet, vergileri yükselttikçe üretim
düşeceğinden toplamda elde edeceği vergi gelirini de
azaltmış olur. Daha da önemlisi, insanlardaki
girişimcilik ruhunu zayıflatır. Vergilerin yükseltilmesi
toplumun olduğu kadar, devletin de aleyhine olan bir
tedbirdir. Buna karşılık, devletin vergi oranlarını
düşürmesi, sonuçta halkın elindeki sermayeyi artırıcı
yönde bir etki yapacağından halk zenginleşir, üretim
artar ve devlet de ürünü vergilendirdiği için bu işten
daha kârlı çıkar. Düşük vergi uygulaması, girişimciliği
teşvik eder ve zannedildiğinin tersine, hazinenin
boşalmasına değil, dolmasına yol açar. Devlet vergileri
düşürmekle hem kendisi, hem de halkı için doğru olanı
yapmış olur. Devlet de, halk da mamur, bayındır olur.
Vergilerin düşürülmesiyle ekonomi canlanınca vergi
alınan taban genişler. Sonuçta az vergi alan devlet çok
kazanır.
Ekonomideki durgunluğu aşmak için vergileri düşürmekten
başka çarelerinin olmadığını söyleyen Reagan ‘ın
Amerikan halkını ikna etmek için en güçlü dayanağı İbn
Haldun ‘un görüşleridir.
Günümüzün küreselleşen dünyasında ve global rekabet
ortamında; uzun dönemde sürdürülebilir büyümenin ana
etkenlerinden biri rekabet gücüdür. Rekabet gücü düşük
olan ülkeler yüksek rekabet gücüne sahip ülkelerin
pazarı haline gelmekte ve dışa bağımlılıkları
artmaktadır. Dolaylı veya direkt alınan vergiler artık
müteşebbisi canından bezdirmekte ve rekabetini
düşürmektedir.
…
Umarız artık bizden de İbn Haldun ‘cular çıkar.
Söylemiyle yazımızı tamamlamıştık.
Birleşik Amerika Devletlerinde mortgage (tutsat) ile baş
gösteren ve kredi derecelendirme kuruluşlarının daha
düne kadar (A++) notu verdikleri Lehman Brothers’ ın
iflasını açıklaması ile iyiden iyiye patlak veren ve bir
tusunami gibi önüne gelen tüm ülkelerin ekonomisini alt-
üst eden global kriz; Türkiye’de de kendisini 1 Haziran
2008 tarihindeki yazımızdan yaklaşık 4 ay sonra
kendisini göstermeye başladı. Bu arada konu açılmışken
Türkiye’de kriz ile ilgili bir problem baş
göstermemişken kredi notunu düşüren bu kuruluşların
yaptığı değerlendirmelerde tartışılır olmakla beraber
çok manidardır.
Hükümet bu krizin teğet geçeceği kanaatini taşımakla
beraber bu dış kaynaklı krizden ekonomimizin en az
hasarla etkilenmesi (mümkünse etkilenmemesi) için kamu
maliyesi politikasını bozmadan önlemler almaya çalıştı.
Çeşitli ekonomik paketler açıklandı. Bunlardan en
sonuncusu ise maddeler halinde şu şekilde.
—
Eximbank'ın sermayesinin 500 milyon TL arttırılması,
—
Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu'nun yüzde 5
düşürülmesi,
—
Bütçeden KOSGEB için öngörülen ödeneğe 75 milyon TL
ilave yapılması,
—
İhracatçının rekabet gücünün arttırılması amacıyla
Destekleme Fiyat İstikrar Fonu'na ayrılan paranın
arttırılması,
—
Yeni konutların satışından alınan yüzde 18'lik KDV'nin
üç ay süreyle yüzde 8'e indirilmesi,
—
Otomotiv firmalarının elindeki mevcut araçlardan alınan
ÖTV'nin üç ay süreyle indirilmesi,
—
Sanayide uygulanan indirimli elektrik gece tarifesinin
hafta sonları ve diğer resmi tatil günlerini de
kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması,
—
Beyaz eşya ve elektronik eşyada uygulanan ÖTV'nin
de 3 ay süreyle indirilmesi,
Başbakanımızın müjdelediği bu son paket çok
sevindiricidir. Memnuniyetle karşılanmıştır. Bu güne
kadar yapılanlar hükümetinde İbn Haldun’ cu olduğunun
sanırız göstergesidir.
Diğer konularda da devamını temenni ediyoruz.
Murat KÖSEOĞLU
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
16.03.2009 |