Muhasebe  

Maliye

Vergi

Sigorta

Muhasebe Forum

   Muhasebe, Güncel Mevzuat, Haber, Yorum, Duyuru  - 06.04.2007-

 

 

 
 

Vergiden bağışık kazançlara ait giderler
 

Kurumlar Vergisi Yasası’nın 5'inci maddesinin üçüncü fıkrası ile iştirak hissesi alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere kurumların; Kurumlar Vergisi'nden bağışık tutulan kazançlarına ait giderlerinin veya istisna faaliyetlerinden doğan zararlarının istisna dışı kurum kazancından indirilemeyeceği hususu hükme bağlanmıştır.

Bu düzenleme Kurumlar Vergisi Yasası ile özel yasalarda yer alan Kurumlar Vergisi'nden bağışık tutulmuş olan tüm kazançlar için geçerlidir.

Yasal düzenleme gereği; Kurumlar Vergisi'nden bağışık tutulan kazançların elde edilmesi için yapılan giderler, kurumun vergiye tabi diğer kazançları ile ilgili safi miktarın tespitinde gider olarak dikkate alınmamaktadır. Bu bağlamda yine kurumların vergiden bağışık olan kazanç alanlarında ortaya çıkan zararlar da vergiye tabi kurum kazancından indirim konusu yapılamamaktadır. Dolayısıyla kurumların vergiden bağışık gelirlerinin (kazançlarının) elde edilmesi için yapılan giderler sadece Kurumlar Vergisi'nden istisna edilmiş kazançtan indirilebilecek, zararlar ise mevcut bir kazanç olmadığı için hiçbir biçimde dikkate alınmayacaktır.

Örneğin teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyet gösteren Yeni Buluşlar Teknolojik Araştırma ve Geliştirme AŞ'nin 2006 yılında bu bölgedeki çalışma kapsamında göstermiş olduğu faaliyet nedeniyle 90.000 YTL zarar ettiğini, buna karşılık aynı yılda söz konusu kurumun bölge dışı faaliyetinden de 120.000 YTL kazanç sağladığını varsayacak olursak kurumun Kurumlar Vergisi matrahı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

· Kurumun ticari kazancı (120.000-90.000=) 30.000 YTL

· Kanunen kabul edilmeyen gider (Bölge içi faaliyet zararı) 90.000 YTL

+-------------------

Toplam 120.000 YTL

Hesaplanan Kurumlar Vergisi

(120.000x0.20=) 48.000 YTL

Gerçekten söz konusu kurum bölge içi faaliyetten zarar ederken bölge dışı faaliyetten kazanç sağlamış ve sonuçta ticari kazanç olarak safi 30.000 YTL elde etmesine rağmen Kurumlar Vergisi Yasası’nın 5/3'üncü maddesi uyarınca bölge içi faaliyet zararı bu uygulamada dikkate alınmamıştır.

Diğer yandan bu tür işletmelerde istisna (vergiden bağışık) kazançlar ile diğer faaliyetlerden doğan kazançların, işletme kayıtlarında ayrımının yapılması ve istisna kazançlarına ilişkin maliyet ve gider unsurlarının diğer faaliyetlerden doğan (elde edilen) kazançlarla ilişkilendirilmemesi gerekmektedir. Bu nedenle de istisna kapsamındaki faaliyetin zararla sonuçlanması, bu tür zararın “Kanunen Kabul Edilemeyen Gider" olarak dikkate alınması zorunlu olmaktadır.

Örneğin Teknik Araçlar AŞ’nin 2006 yılında yapmış olduğu faaliyet sonucunda 100.000 YTL hasılat sağladığı, buna karşılık 85.000 YTL gider veya harcama yaptığını, bu iş yanında İstanbul’da bulunun serbest bölgedeki bir faaliyeti nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için 20.000 YTL danışmanlık ve bilirkişilik harcaması olduğunu varsayacak olursak bu takdirde de söz konusu şirketin ticari kazancını aşağıdaki şekilde hesaplaması mümkündür.

· Ticari kazanç (100.000-85.000-20.000=) - 5.000 YTL (zarar)

· Kanunen Kabul Edilmeyen Gider 20.000 YTL

+

Matrah (Vergiye Tabi Kazanç) 15.000 YTL

Dolayısıyla bu kurumun yüklendiği vergi miktarı (15.000x0.20=) 3.000 YTL'dir.

Söz konusu kurumun daha önce İstanbul’da serbest bölgede mevcut ortaklığı nedeniyle ortaya çıkan sorunun çözümlenmesi için yapmış olduğu gider serbest bölgedeki faaliyetine ait olup, bu faaliyetin Kurumlar Vergisi'ne tabi tutulmadığı gerekçesi ile yapılan harcamalar kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmıştır.

Kurumlar Vergisi Yasası’nın 5/3'üncü maddesinde yer alan düzenleme genel olarak vergiden istisna tutulmuş kazançlara ait harcamaların (giderlerin) vergiye tabi kazançlara ait giderlerle karıştırılmamasını öngörmektedir. Bu nedenle eğer bir kurum, Kurumlar Vergisi'ne tabi kazançla vergiye tabi olmayan bir kazancı birlikte elde ediyorsa, bu takdirde vergiye tabi olmayan kazancın elde edilişi ile ilgili harcama ve zararların bu bağlamda hesapların ayrıştırılması açısından zorunlu olmaktadır.

Gelir Vergisi uygulaması açısından geçerli bulunan ilkelere göre de elde edilen kazancın vergiden bağışık tutulan kısmına isabet eden giderin veya giderlerin beyan edilen safi kazancın tespiti sırasında indirim konusu yapılmaması gerekmektedir.

Veysi Seviğ / Yorum
Referans / 06.04.2007

muhasebenet

 

                                                                                                                                              

Copyrıght © 2005-2007  www.muhasebenet.net- Türkiye'nin Muhasebe Rehberi. Her hakkı saklıdır.