|
Avans kâr dağıtımı ve yol açacağı sorunlar
Artık şirketler hesap dönemi
kapanmadan, yıllık bilançonun çıkmasını ve genel
kurul tarafından onaylanmasını, hatta yılın kârlı
olmasını bile beklemeden; yıl içerisinde elde
ettikleri kazançlardan, avans olarak kâr dağıtımı
yapabilecek. Çünkü Maliye Bakanlığı izin verdi.
Bakanlık, 3 Nisan 2007 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanan 1 sayılı Kurumlar Vergisi Genel
Tebliği'nin 15.6.6 numaralı maddesinde şirketlerin
avans kâr dağıtımı yapabileceklerini belirterek
bunun yapılma usullerini düzenledi.
Dağıtımın koşulları
Tebliğin konuya ilişkin düzenlemelerinin
değerlendirmesine geçmeden önce, kısaca öngörülen
usule değinelim: Tebliğ’e göre ana sözleşmelerinde
bu konuda hüküm bulunan ve avans kâr dağıtımı
yapılacak yılda, bu konuda şirket genel kurulu
tarafından yönetim kuruluna yetki verilen şirketler,
geçici vergi dönemleri itibariyle yönetim kurulu
kararı ile kâr dağıtabileceklerdir. Avans olarak
dağıtılabilecek kâr tutarı, bir önceki yıl kârının,
yedek akçeler, vergi ve karşılıkları düşüldükten
sonraki kısmının yarısını aşamayacaktır. Dolayısıyla
bir önceki yıl zararlı olan şirketler bu olanaktan
yararlanamayacaklardır. Öte yandan avans kâr payı,
geçici dönem itibariyle hazırlanan mali tablolarda
yer alan kârlardan vergi ve yedek akçeler, mali
karşılıklar ve geçmiş dönem zararlarının tamamı
düşüldükten sonra kalan kısmının yarısını
aşamayacaktır. Bu düzenlemeden, avans kâr payı
dağıtacak kurumların geçici vergi dönemleri
itibariyle bilanço ve gelir tablosu tanzim etmek
zorunda oldukları anlaşılmaktadır. Birden fazla
geçici vergi döneminde avans kâr payı dağıtımı
yapılıyorsa, önceki dönemde dağıtılan tutarların,
dağıtılacak tutardan indirilmesi gerekmektedir.
Avans kâr payı dağıtımı yapılması halinde, dağıtılan
kâr payları üzerinden elde edenin hukuki niteliğine
göre vergi kesintisi yapılacaktır.
Kurumlar Vergisi beyannamesinde zarar doğması veya
safi kazancın avans olarak dağıtımı yapılan kârdan
düşük olması halinde, avans kâr payı dağıtmış olan
kurumların, dağıtımını yaptıkları kâr payının
kazançla karşılanamayan kısmını izleyen hesap
döneminde Kurumlar Vergisi beyannamesinin verilme
süresinin sonuna kadar geriye çağırmaları
gerekmektedir.
Ancak bu arada avans kâr payını elde eden hissedar
hisselerini devretmişse veya vefat etmiş ve hisseler
mirasçılara geçmişse, devralanların veya
mirasçıların geri ödemeye yanaşmaması halinde
durumun ne olacağı sorusu, boşluktadır. Geri
çağrılan avans kâr payları üzerinden şirket
tarafından kesinti suretiyle ödenmiş olan vergiler,
kuruma mahsup veya iade edilecektir. Avans kâr payı
dağıtılması halinde, transfer fiyatlandırması
yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri
uygulanmayacaktır. Fakat, hesap dönemi itibariyle
zarar doğması veya safi kazancın avans olarak
dağıtımı yapılan kârdan düşük çıkması halleri
dışında, avans olarak dağıtılan kâr payının kazançla
karşılanabilen kısmının geriye çağrılması durumunda
transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç
dağıtımı hükümleri uygulanacaktır.
Ortada bir çelişki var
Ticaret Kanunu değişmedi. Yeni Kurumlar Vergisi
Kanunu'nda, eskisinde olduğu gibi bu konuda bir
düzenleme yer almadı. Maliye Bakanlığı'na bu konuda
bir düzenleme yapma yetkisi verilmedi. Peki bu
düzenleme nereden çıktı? Bunu tebliği yazanlara
sormak gerekir.
Kâr dağıtımını düzenlemek, bu konudaki esasları
belirlemek, Maliye'nin ve vergi kanunlarının işi
değildir. Konu ticaret hukukunun konusudur.
Uygulamada konuyu sadece Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)
halka açık anonim ortaklıklar için düzenlemiştir.
SPK'nın yaptığı düzenleme de vergi hukukunun değil,
ticaret hukukunun bir parçasıdır. Üstelik SPK bu
düzenlemesini, Sermaye Piyasası Kanunu'nun verdiği
açık yetkiye istinaden yapmıştır.
Halka açık anonim şirketlerle, halka açık olmayanlar
arasında bir eşitsizlik oluştuğu da söylenemez. Zira
halka açık olma, farklı bir statüdür ve doğal olarak
kuralları da farklı olacaktır. Öte yandan bir
eşitsizliğin varlığı kabul edilse bile, bunu
düzeltmek, Maliye Bakanlığı'nın görev ve yetki
alanına girmez. Aksi halde Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı yahut Adalet Bakanlığı da vergi alanını
düzenlemeye kalkar.
muhasebenet.net
Tebliği yazanların şuna da cevap vermesi gerekir:
Kanunlarda bir değişiklik olmadığına göre bu konuda
bakanlığa bir yetki verilmediğine göre konu bir
yorum sorunu olarak değerlendiriliyorsa; o halde
avans kâr dağıtımının örtülü kazanç dağıtımı
olacağını savunan önceki görüş yanlıştı. O halde,
kazancın bir kısmını yıl sonunu beklemeden
ortaklarına aktaran/kullandıran şirketlere örtülü
kazanç dağıtımı yapıldığı gerekçesi ile yazılan
raporlar yanlıştı. Onlardan özür dilenmesi ve
düzeltme yapılması gerekir. Eğer önceki görüş yanlış
değilse, şimdiki görüş mü yanlıştır? İkisi birden
doğru olamaz da.
muhasebenet
Bal gibi örtülü kazanç
Genel tebliğde avans kâr payı dağıtımında örtülü
kazanç dağıtımı hükümlerinin uygulanmayacağı
söylenmektedir. Yani kanunun bir maddesi, belli bir
konuda, Maliye Bakanlığı'nca yürürlükten
kaldırılmaktadır. Bugüne kadar ilk defa böyle bir
açıklama yapılmaktadır. 2. geçici vergi döneminde
avans kâr dağıtımı yapan bir kurum, sonraki geçici
vergi döneminde işletme kredisi kullanırsa, bu
kredinin faizi kadar kazancını örtülü olarak
dağıtmış olmayacak mıdır? Bu soruya olmayacaktır
deniliyorsa, bu yeni ve başka bir anlayıştır. Bence
bu örnekte, bal gibi örtülü kazanç dağıtımı vardır
ve inceleme elemanları böyle bir uygulamayı
incelemelerinde görmezden gelirlerse, görevi ihmal
suçunu işlemiş olurlar.
Riskinizi de bilin
Benim önerim şudur: Tebliğin bu hükmüne itibar
ederek avans kâr dağıtıyorsanız, birilerinin gelip
bu konuda rapor yazabileceğinin ve örtülü kazanç
dağıtımı sebebiyle tarhiyat önerebileceği riskini
taşıdığınızın da bilincinde olun. Zira tebliğin
burasının yasal dayanağı yok.
Bumin Doğrusöz / Yorum
Referans /09.04.2007
muhasebenet.net |
|