Muhasebe  

Maliye

Vergi

Sigorta

İletişim

  TÜRKİYE' NİN MUHASEBE REHBERİ. "GÜNCEL MALİ MEVZUATLAR, YORUM, HABER"

 

 

 

-Muhasebe, Mevzuat, Yorum, Haber-22.06.2007-

--------------------------------------------------------------------

 
 

Nakdi teminat karşılığı alınan kredi faizleri
 

Kurumlar vergisi mükellefleri ile vergi idaresi arasında en sık tartışma ve ihtilaf konusu olan konularda ilk sıraları örtülü sermaye ve örtülü kazanç müesseseleri alır. İki müessese de kurum kazançlarının vergilendirilmeden kurum dışına aktarılmasının önüne geçilmesi için getirilen emniyet tedbirleridir. Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nun (KVK) yürürlüğe girmesi ile iki düzenleme daha farklı olarak karşımıza çıkmıştır.

İki konu son derece ayrıntılı olduğu için yeni olan bazı noktalara yazılarımızda yer vermeye çalışıyoruz. Bu yazımızda ise örtülü sermaye konusunda kredilerin durumunu teminatlar açısından ele almak istiyoruz.

Kurumlar bazen zaruretten bazen mali avantaj sağlamak maksadıyla borçlanma yolunu seçebilmektedir. İşletme finansmanı açısından olaya baktığımızda öz sermaye ile finansmanın da alternatif bir maliyeti vardır.

Kurumlar tarafından yapılan borçlanmalar, kanundaki şartları taşıdığı takdirde örtülü sermaye kabul edilip; krediye ait faiz, kur farkı gibi giderler kazançtan düşülemiyor. KVK bu konuda kontrol mekanizmalarını içeriyor. Yeni KVK'nun yürürlüğe girmesi ile birlikte önceki şartlarda bazı değişiklikler oldu.

Örtülü sermaye ile ilgili olarak dikkat edilmesi gereken bir işlem banka kredileridir. Kurumlarda, ortak veya ilişkili şirket tarafından çekilen kredinin aynen aktarımı ile ortak veya ilişkili şirket tarafından teminat gösterilerek kredi alınması kullanılan bir borçlanma yöntemidir. Yeni kanun uygulamasına kadar bu kredilerin örtülü sermaye sayılıp sayılmadığı muallâktaydı. Yeni KVK ile bu konuda bir belirleme yapılmıştır. Özellikle de banka kredileri konusunda önemli düzenlemeler vardır. Burada sadece kredinin alınma biçiminin önemli olduğunu ve kanuni şartlara göre değerlendirme yapmak gerektiğini belirtelim.

Nakdi teminat varsa

Yeni KVK'ya göre örtülü sermaye sayılmayacak borçlanmalar sayılmıştır. Buna göre kurumların ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin sağladığı gayri nakdi teminatlar karşılığında üçüncü kişilerden yapılan borçlanmalar örtülü sermaye sayılmayacaktır. Burayı açacak olursak; ortak (A), adına kayıtlı gayrimenkulü teminat göstererek, şirketi adına bankadan kredi kullanmış ise bu kredi için hesaplanan faiz, kur farkı vb. gideri kurum kazancından düşebilecek. Ayrıca bu kredi örtülü sermaye sayılan borçların hesabında dikkate alınmayacak.

Ancak aynı ortak (A), bankada bulunan vadeli mevduat, repo, devlet tahvili, hisse senedi gibi nakdi varlıklarını teminat göstererek, şirketi adına kredi kullanmış ise bu kredi için hesaplanan faiz, kur farkı vb. giderlerin tamamı kurum kazancından düşülemeyecektir. Çünkü KVK sadece gayri nakdi teminat gösterilerek alınan kredilerin örtülü sermaye sayılmayacağını belirtmiştir. Burada hemen belirtmek gerekir ki, nakdi teminat gösterilerek alınan bu kredi tutarının, örtülü sermaye sayılacak diğer borçlarla birlikte toplamının, dönem başı öz sermayenin 3 katını aşması şarttır.

Kanun koyucunun getirmiş olduğu bu düzenleme çok tartışılan bir konuya noktayı koymuş oldu. Özellikle şirket ortaklarının şirketlerine sermaye koymak yerine, mevcut paralarını bankada değerlendirmeleri ve bu paralar karşılığında şirket adına kredi çekmeleri, bir finansman şekli olarak kullanılmaktaydı. Şirket ortağı faiz, kur farkı, kâr payı gibi gelirler elde ederken, şirket ise faiz ve kur farkı gibi giderlere katlanıyordu. Şayet bu para şirkete sermaye olarak konulsa idi böyle bir gidere katlanılmayacak, bu para şirketten de dilendiği gibi çekilemeyecekti. Fazla ayrıntılandırmak istemediğimiz bu borçlanma şekli, ilişkili şirketten veya kişiden krediyi banka aracılığıyla alma (Back to Back Loan=paralel kredi) olarak bilinen yöntemdir.

Bu tür kredilerin örtülü sermaye sayılması gerektiği yönünde yorumlar daha önceleri de yapılmakta idi. Ancak kanuni olarak net bir açıklama maalesef yoktu. Yeni KVK bu konuyu netliğe kavuşturarak önemli bir tartışma konusunu ortadan kaldırmıştır.

Yeni düzenlemeler sonrasında, şirketler açısından bu yöntemin vergisel avantajı pek fazla kalmamıştır. Ancak öz sermayenin üç katını aşmayan borçlanmalar için bu yöntemin kullanılması mümkün olabilir.


Mustafa Tan

Gelirler Kontrolörü

Dünya online / 22.06.2007

 

MuhasebeNet.Net

 

                                                                                                                                              

Copyrıght © 2005-2006  www.muhasebenet.net- Türkiye'nin Muhasebe Rehberi. Her hakkı saklıdır.