Türkiye'nin Muhasebe Rehberi   I  Yayınlanan En Son Mevzuatlar  I  2011 Vergi Takvimi  I   2011 Yılı Muhasebe Uygulamaları  I  Beyanname Rehberi  
Ana sayfa Yasal Uyarı Künye Danışma Hattı Güncel Bilgi Arşivi

      Kurumlar Vergisi Rehberi

 MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :   30 MART 2011

  Vergi Rehberi 

  2011 Çalışmaları 
  Pratik Bilgiler 
  Staj - Stajyer Rehberi
  Maliye Rehberi
  BEŞ DAKİKA ARA !...
  Makale Rehberi

  Kanun-Mevzuat Rehberi  

  Sosyal Güvenlik Rehberi  

 

 
   

Özürlü Eksik İstihdamında İdari Para Cezası

 
   

4857 Sayılı İş Kanunu’nun 30. Maddesine uyarınca 50 (elli) ve/veya daha fazla işçi çalıştıran işyerleri her yılın Ocak ayından itibaren Bakanlar Kurulunca belirlenecek oranda özürlü istihdam etmek ve Kanunun Ek-1 maddesi (b) fıkrası gereğince de özürlü kişileri beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlü bulunmaktadır.   

Özürlü ve Özürlülük

Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ne göre özürlülük; Sağlık alanında ‘sakatlık’ bir noksanlık sonucu meydana gelen ve normal sayılabilecek bir insana oranla bir işi yapabilme yeteneğinin kaybedilmesi ve kısıtlanması durumunu ifade eder.

Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. Çalışmanın gerek bireysel gerekse toplumsal refahın sağlanmasındaki önemi tartışmasızdır. Çalışmayı özendirmenin hem bireysel hem de toplumsal açıdan sayısız yararı olduğu söylenebilir. Öte yandan çağdaş anlayışın bir gereği olarak "çalışmak ve işsizlikten korunmak" bir insan hakkı olarak da değerlendirilmektedir

İşte 4857 sayılı iş Kanunu’nun 30.maddesi bu konuyu düzenlemiştir.

İşverenler, elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu işyerlerinde ise yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır.

Bu kapsamda çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür. Oranın hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla olanlar tama dönüştürülür. İşyerinin işçisi iken sakatlananlara öncelik tanınır.  

Yer altı ve su altı işlerinde özürlü işçi çalıştırılamaz işyerlerindeki işçi sayısının tespitinde yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar hesaba katılmaz.

10.6.2004 tarihli ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanuna göre kurulan özel güvenlik şirketleri ile kurumların kendi ihtiyacı için kurduğu güvenlik birimlerinde güvenlik elemanı olarak çalışan işçiler ile,

Çalıştırılan özürlü ve eski hükümlü işçiler,

toplam işçi sayısının hesabında dikkate alınmaz.

İşverenler çalıştırmakla yükümlü oldukları işçileri Türkiye İş Kurumu aracılığı ile sağlarlar. Bu kapsamda çalıştırılacak işçilerin nitelikleri, hangi işlerde çalıştırılabilecekleri, bunların işyerlerinde genel hükümler dışında bağlı olacakları özel çalışma ile mesleğe yöneltilmeleri, mesleki yönden işverence nasıl işe alınacakları, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

25.04.2009 tarih ve 27210 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Yurt İçinde İşe Yerleştirme Hizmetleri Hakkındaki Yönetmeliğin 14. Maddesinde;  Kamu ve özel sektör işverenleri, çalıştırmakla yükümlü bulundurdukları işçileri, yükümlülüğün doğmasından itibaren beş iş günü içinde niteliklerini de belirterek kurumdan talep eder. Taleplerde, işyerinde yapılan işin gerektirdiği ağırlıklı vasıfların üstünde istihdamı zorlaştırıcı şartlar öne sürülemez. Özürlü statüsündeki özürlü taleplerinde, işin niteliği gerektirmediği sürece, özürlülük oranına üst sınır getirilemez ve özür grupları arasında ayrım yapılamaz. Özel sektör işvereni, özürlü açığını yükümlülüğün doğduğu andan itibaren otuz gün içinde, başvuranlardan nitelikleri uygun özürlüleri kurumdan talep eder. İşveren özürlü açığını en geç on beş gün içerisinde, kurum tarafından gönderilen veya kendi imkânlarıyla temin ederek çalıştırması gerekmektedir.

4857 sayılı İş Kanunun 101. Maddesi gereğince 2011 yılı rakamlarına göre aylık çalıştırılmayan her özürlü için 1.672,00 TL. olmak üzere; geriye dönük 3 yıl, her yıl için belirlenen idari para cezaları miktarına göre hesaplanarak idari para cezası uygulanacaktır.

Maluliyeti Ortadan Kalkan İşçinin Tekrar İşe Alınması.

Bir işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan işçiler eski işyerlerinde tekrar işe alınmalarını istedikleri takdirde, işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye altı aylık ücret tutarında tazminat öder.

Özürlü Teşviki

Özel sektör işverenlerince çalıştırılan özürlü sigortalıların, prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin tamamı, kontenjan fazlası özürlü çalıştıran, yükümlü olmadıkları halde özürlü çalıştıran işverenlerin bu şekilde çalıştırdıkları her bir özürlü için prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren hisselerinin yüzde ellisi Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak 506 sayılı Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmesi ve sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarın ödenmiş olması şarttır. Bu fıkraya göre işveren tarafından ödenmesi gereken primlerin geç ödenmesi halinde, Hazinece Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak ödemenin gecikmesinden kaynaklanan gecikme zammı, işverenden tahsil edilir. Hazinece karşılanan prim tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz.

Mehmet Fatih Geleri
İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı
İş ve Sosyal Güvenlik&Tazminat Hesaplama/Bilirkişi
fatihgeleri@gmail.com

Diğer makaleleri

-Çalışma koşullarında esaslı değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi

-SGK Yapılandırması İçin Doğru Başvuru

-Özel eğitim kurumlarında kurucu veya kurucu temsilcilerinin görev ve sorumlulukları

-SGK Borç Yapılandırmasında İhya

-Çağrı Üzerine Çalışma, Evden Çalışma ve Uzaktan Çalışma

-Emzirme ödeneği ve cenaze yardımı alabilme şartları ve tutarları

-Kadın işçinin gece postasında çalıştırılma koşulları

-Çalışanların Yıllık İzin Süreleri

-Yeni Borçlar kanunu işçi işveren yükümlülükleri

-2011 Yılında sigorta primine tabi tutulmayacak ödemeler

-Özürlü çalışanlarla ilgili olarak İşkur'a onaylatılacak belge ve fazla çalışma onayı

-Özel Eğitim Kurumlarında İhbar ve Kıdem Tazminatı

-İkale Sözleşmesi İle Fesih Ve Sonuçları

Sigorta primine esas olan ve olmayan kazançlar

15 Yıl 3600 günle kıdem tazminatı alabilme şartları

Özel Eğitim Kurumlarında görev yapan öğretim elemanlarının SGK uygulamaları

 
    Yasal Uyarı

 

 

 

    
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght  © 2005-2011 www.muhasebenet.net www.muhasebenet.com. Her hakkı saklıdır.