Muhasebe  

Maliye

Vergi

Sigorta

İletişim

  MUHASEBE MAKALELER :   16 Mart 2009

  Ana sayfa

  2009 Yılı Çalışmaları

  Pratik Bilgiler

  Staj - Stajyer Rehberi

  Kanun-Mevzuat Rehberi

  Sosyal Güvenlik Rehberi  

  Muhasebe Bilgi Rehberi 

 Tekdüzen Hesap Planı

 

 

 


Ramazan AKTAŞ

Vergi Denetmeni
ramazan.aktas@vergianaliz.net

 

Değer Artış Kazançları ve Vergilendirme
 

Kişilerin sahip olduğu gayrı menkulleri belirli bir bedel karşılığında satması veya devir etmesiyle elde ettiği kazanç, 193 sayılı G.V.K.’nın mükerrer 80. maddesinde açıklanan şartlar dahilinde gelir vergisine tabidir.

Değer artış kazancının vergilendirilmesi iki temel şarta bağlıdır. İlki satışa konu gayrı menkulün önceden belli bir bedel karşılığında alınmış olması, İkincisi ise, söz konusu gayrı menkulün beş yıl içinde satılmış olmasıdır. Bu koşulları sağlamayanlar, ilgili kanun maddesi hükmüne göre gelir vergisine tabi değildir.

Ayrıca, bedel ödenmeksizin veya veraset suretiyle edinilen gayrı menkullerin elden çıkarılmasından doğan kazançlar da vergi dışı kazançlardır. Diğer yandan, gayrimenkulün eşe veya çocuğa alınması, ödemenin de aile reisi tarafından yapılması halinde, ilgili gayrı menkul eşe ve çocuğa karşılıksız olarak intikal ettiği kabul edilmektedir. Söz konusu gayrı menkulün beş yıl içinde satılması durumunda da elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak değerlendirilmeyecektir.

Diğer yandan gayrı menkulü, alış tarihinden itibaren beş yıl elde tuttuktan sonra satanlar, gayrı menkulün alış bedeli ile yapılan her türlü belgelendirilmiş giderler ve gayrı menkul ile ilgili olarak ödenen her türlü harç ve vergileri düştükten sonra kalan tutar değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi olacaktır.

Değer artış Kazancının tam olarak tespit edilmesi için, gayrı menkulün alış bedelinin vergilendirme döneminde, net olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Enflasyon olgusu nedeniyle değeri fiktif olarak düşük kalan gayrı menkullerin ilgili vergilendirme döneminde gerçek değerinin tespiti için endeksleme yapılmaktadır. 193 sayılı GVK’nın mükerrer 81. maddenin son fıkrası hükmü gereği, gayrı menkulün elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere TEFE endeksindeki artış oranı kadar alış bedeli arttırılır.

Gayrı menkulün endeksleme yapılarak arttırılan alış bedeli ve diğer giderler ile önceden ödenen vergilerin indirilmesinden sonra, kanuni istisna olan 6.800.-YTL düşülmesiyle kalan tutar, 193 sayılı G.V.K. madde 103 ve 104 e göre vergilendirilecektir.

Değer artış kazancının vergilendirilmesinde, vergi mükelleflerince dikkat edilmesi gereken en önemli husus, gayrı menkulün alış bedelidir. Söz konusu bedelin tapu kayıtlarında düşük bedelle tescil edilmiş olması, gayrı menkulün beş yıllık süreç içinde satılması durumunda yüklüce verginin çıkmasına neden olacaktır. Bu nedenle, gayrı menkullerin alış-satış sürecinde tapuya gerçek bedelle tescil edilmesi mükelleflerin ileride gayrı menkullerini elden çıkarmaları durumunda ortaya çıkacak olan yüksek vergilerden kaçınmalarını sağlayacaktır.

Vergi idaresi, arsa sahibinin kendi arsası üzerinde inşaat yapması sonucu sahip olacağı daireler nedeniyle bir değer artış kazancı olarak değerlendirmemekte ve vergi dışı bırakmaktadır. Diğer yandan, kat karşılığı arsalarını müteahhitlere teslim edenlerin, inşaat bitimi ile sahip oldukları dairelerin, değer artış kazancı olup olmadığı, dolayısıyla vergi tabi olup olmadığı konusu tartışmalı bir durumdur.

Vergi idaresi, kat karşılığı arsasını müteahhitlere teslim edenlerin buna karşılık aldığı daireleri, değer artışı olarak kabul etmekte ve vergiye tabi tutmaktadır. Buna karşılık vergi yargısı ise, söz konusu durumu servetin değerlendirilmesi ve servetin biçim değiştirmesi olarak kabul etmekte ve buna yönelik tarhiyatları red etmektedir.

Danıştay Vergi Dava Daireleri’nce 25.06.2004 tarihinde verilmiş olan E:2004/51 ve K:2004/80 sayılı Karar’da, arsa sahibinin, kat karşılığı arsasını müteahhide teslim etmesi karşılığında, inşaat bitiminde aldığı dairelerin değer artışı kazancı olarak kabul edilemeyeceğini, gerçekte servetin biçim değiştirdiğini belirtmiş ve servetin farklı bir şekilde değerlendirildiği kararıyla değer artış kazancına yönelik yapılan tarhiyatı kaldırmıştır.

Sonuç olarak, vergi idaresi ile vergi yargısı arasındaki bu görüş farklılığının çözülebilmesi için mutlaka kanuni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
 

Ramazan AKTAŞ

Vergi Denetmeni
ramazan.aktas@vergianaliz.net

16.03.2009

www.muhsebenet.net

-Diğer makaleleri

-Bilmeden ve istemeden “VERGİ KAÇIRMAK” mı? (02.03.2009)

-Vergi Mükellefi Yoksulluk Sınırında ! 16.02.2009)

-Vergi Adaleti ile “UZLAŞMA” ! (10.02.2009)

-Diğer makaleleri için tıklayınız

 
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2008  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.