Muhasebe  

Maliye

Vergi

İletişim

Vergi Takvimi

  MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :  12 Mayıs  2009

   Ana sayfa

   2009 Çalışmaları

   2009 Pratik Bilgiler

   Staj - Stajyer Rehberi

   Kanun-Mevzuat Rehberi

   Sosyal Güvenlik Rehberi

   Muhasebe Bilgi Rehberi

  Tekdüzen Hesap Planı

 

 

 


 

Kimse sosyal güvenlik hakkını bilmiyor!

57 milyon kişiye sigortacılık hizmeti sunan Sosyal Güvenlik Kurumu, sık sık değişen yasalar nedeniyle yaşanan karmaşayı önlemek için hem vatandaşları hem de 24 bini aşkın personelini bilgilendirmek için çalışıyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), şu an 24 bini aşkın çalışanı ile 15.2 milyonu aktif sigortalı, 8.7 milyonu emekli ve 33 milyonu aşkın hak sahibi olmak üzere 57 milyondan fazla kişiye sigortacılık hizmeti sunuyor. 11-17 Mayıs tarihlerini Sosyal Güvenlik Haftası olarak kutlayan Kurum, nüfusun yüzde 81'ini kapsamı altına alıyor.

Özellikle sosyal güvenlik reformu olarak adlandırılan 5510 sayılı yasayla yoğun eleştirilere uğrayan kurum, SGK İstanbul İl Müdürü Mustafa Kuruca'nın değerlendirmesine göre ortalama sekiz yılda bir 'reform' geçiriyor.

Sosyal Güvenlik Haftası nedeniyle bilgi veren SGK İstanbul İl Müdürü Mustafa Kuruca hedeflerini şöyle açıklıyor: Asıl üzerinde duracağımız konu toplumda bir sosyal güvenlik bilincinin oluşturulması. İnsanlar haklarını bilmiyorlar. Hangi sosyal güvenlik hakkına sahip veya işçi-işveren olarak veya kendi güvenliklerini nasıl sağlayacakları. Ülkemizde çok yüksek oranlarda kayıt dışılık var. İnsanlarda sosyal güvenlik bilinci oluştukça kayıtdışı istihdamın önü kesilmiş olacak. Bizim asıl hedeflediğimiz bu.

TOPLUMUN BEKLENTİ ÇITASI ÇOK YÜKSELDİ
Yeni bir reform yapılmadan eski reform hazmedebilecek mi acaba?
Her geçen gün yeni bir duvar örerek gidiyoruz; önemli olan bu duvarın sağlam örülmesidir. Süreç inanılmaz dinamik ve buna yetişmek, algılamak hakikaten zor. Toplumun beklenti çıtası çok yükseldi.

Sizin de eğitmen olarak katıldığınız Ali Tezel’in koordinatörlüğündeki Sosyal Güvenlik Sertifika Programı derslerine ben de katılmıştım. Emekli maaşının hesaplanması uzaya mekik göndermekten daha karmaşık hesaplamaları gerektiriyor. Doğru bir emeklilik maaşını hesaplamak için çok esaslı bir eğitimden geçmek gerekiyor, sistem çok karmaşık.
Doğru söylüyorusunz ama burada da şu sıkıntı var. 1950 yıllarından başlayıp ortalama her 8 yılda bir sosyal güvenlik sistemi kanununun ana çerçevelerinde değişiklik yapıldığı için… Ve özellikle de emeklilik yaşı ve aylığı hesaplamasıyla ilgili değişiklikler yapılmıştır. Geldiğimiz nokta emeklilik aylığı hesabının gerçekten elle, manuel olarak hesaplanmasının neredeyse imkansız olduğu bir nokta. Bilgisayar ortamında bunun hesaplanması kolay. Yapılan programlar sayesinde veri girişleri doğru yapıldığı takdirde sistem otomatik olarak hesaplıyor. Burada bir sorun yok. Ama manuel hesaplamayla işin içinden çıkılamaz.

Şunu söylemek istemiyorum, neyin arkasına sığınacağız. “Keşke bu kadar değişiklik olmasaydı” diyebiliriz, ama olmuş. Değişik tarihlerde o günün siyasi otoritesi, TBMM böyle takdir etmiş. Biz uygulayıcılar olarak artık neden çıktı, niye çıktıdan ziyade, hukuk devletiysek önümüzdeki kanunu uygulamak zorundayız. En iyi şekilde uygulayıp toplumun hak kaybına uğramamasına çalışıyoruz.

Rehberlik Danışma Birimleri’nden nasıl yararlanabiliriz, nerelerde var?
Sosyal Güvenlik Merkezleri’nin hepsinde var. İstanbul İl Müdürlüğü’müz ve onun altında Sosyal Güvenlik Merkezleri’miz var. Bu merkezlere gidildiği zaman vatandaşlar iki şeyle karşılaşır: Birincisi, o müdürlüğün içinde nereden hizmet alacağını sorarsınız, ilgili servislere yönlendirilirsiniz. İkinci olarak, örneğin “Ben ne zaman emekli olacağım?” diye sorabilirsiniz. Cevabını alırsınız. Alamıyorsanız ilgili servise yönlendirilirsiniz. O kadar geniş bir mevzuatımız var ki, Rehberlik Danışma Birimleri’nde sorunların hepsine cevap verilmesi mümkün değil. Ama bu birimlerin işleyişini bizler de tebdil-i kıyafet yaparak denetliyoruz. Merkezlerimize aksayan yönleriyle ilgili uyarıda bulunuyoruz. Her geçen gün iyileştirmeye çalışıyoruz. Çalışanlarımız böyle bir sisteme alışkın değil.

Danışma birimleri ne kadar zamandır hizmet veriyor?
2009’un başında başladık.

DANIŞMA BİRİMİNDE PREZANTABL HİZMETLİ!

Tebdil-i kıyafetle denetim yaptığınızdan söz ettiniz. Bizimle paylaşacağınız Sosyal Güvenlik Haftasını şenlendirecek güzel bir örnek var mı?
Aslında birçok anımız var ama kamuoyuyla paylaşmayalım. Bizim de beklemediğimiz, şaşardığımız olaylar oluyor. Kendilerine yavaş yavaş çeki düzen vermeye başladılar.

Belki çok değil ama… Bir şöyle kararlıştırdık: Danışma birimlerine gerçekten prezantabl, halkla iletişimi ve bilgi donanımı iyi olan, en iyi personellerimizi verin dedik. Fakat merkezimizin birine gittiğimizde hizmetlinin orada görevlendirildiğini gördük.

Hizmetli derken, müstahdem, temizlik personelini mi kastediyorsunuz?
Evet. Bizim amaçladığımızın tam tersini algılayarak, nasıl olsa danışma birimi değil mi burası, nasıl olsa yönlendirir diye takdir etmiş.

İNSANLAR HAKLARINI BİLMİYORLAR

Sosyal güvenlik bilincine vatandaşlar cephesinden baktığımızda hangi sorunlar daha ağırlıkla görünüyor? Örneğin 3 ayda sonuçlanması gereken emeklilik başvurusu için 1 yıl bekleniyor..
Zaman zaman yanlış bilgilendirmeden, yanlış yer veya kişilerden bilgi almaktan dolayı kurum içerisindeki hizmetlerimizin aksamasına, işin çoğalmasına sebep olabiliyorlar.


Konunun boyutlarının ne olduğu konusunda bilgi verebilir misiniz?
Onu ölçmemiz çok kolay değil. Ama asıl üzerinde duracağımız konu toplumda bir sosyal güvenlik bilincinin oluşturulması. İnsanlar haklarını bilmiyorlar. Hangi sosyal güvenlik hakkına sahip veya işçi-işveren olarak veya kendi güvenliklerini nasıl sağlayacakları. Ülkemizde çok yüksek oranlarda kayıt dışılık var. İnsanlarda sosyal güvenlik bilinci oluştukça kayıtdışı istihdamın önü kesilmiş olacak. Bizim asıl hedeflediğimiz bu.

Evet, bugün yanlış bilgilendirmeden, yanlış başvurulardan dolayı bizim iş yükümüz aratabilir. Biz bunları bir şekilde tolere edebiliyoruz. Bunun başka bir boyutu, şu anda SGK’nin ulaşmış olduğu bir bilgi işlem altyapısı var. İnsanlar iinternet üzerinden birçok işlemlerini yapabiliyorlar. Yaptığımız planlamaya göre daha birçok işlemlerini internet üzerinden yapabilecekler. Bu anlamda çok fazla sıkıntımız yok.

Sosyal güvenlik bilincinin oluşması demek, insanların sahip olduğu hakların farkında olması ve kayıtdışılığın azaltılmasıdır.

İŞ TAKİBİ ADI ALTINDA VATANDAŞLARDAN PARA ALIYORLAR
Bir önemli etkisi de şu olacaktır. Gerçekten bazı çıkar sağlama peşinde olan veya art niyetli kişiler bizim vatandaşlara ücretsiz verdiğimiz hizmetleri, örneğin bir formu parayla satıyorlar. Veya kurumda herhangi Rehberlik Danışma Birimi’nden doldurabilecekleri formu dışarıda parayla dolduruyorlar. İş takibi adı altında vatandaşlardan para alıyorlar. Bunun da önünü kesmek istiyoruz.

Bunun yaygınlığı nedir?
Rakamsal olarak ölçmemiz mümkün değil ama dikkat ederseniz SGK’nın eski adıyla SSK ve Bağ-Kur binalarının önünde “fotokopi, faks“ çekenler vardı. Bazı yerler, “iş takibi yapılır” diye vitrinlerine yazı asmışlardı. Biz bunun önüne geçebilmek için, vatandaşlarımız onlara yem olmasın veya gereksiz yere para ödemesinler diye İstanbul’da kendi kurumumuz ve içinde fotokopi ve faks çekimini ücretsiz hale getirdik. Böylece vatandaşların dışarıyla temasını kesmeye çalışıyoruz. Bunda ne kadar başarılı olduk. Zaman zaman vatandaş gibi tebdili kıyafetle denetleme yaptığımızda, bu dükkanların önemli ölçüde kapandıklarını görüyoruz. Ama şu anda sıfırlayabilmiş değiliz.

2008 yılı içinde SGK’ya karşı 350 bin dava açıldığı söyleniyor.
Bu rakam doğru değil. Eğer 350 bin dava açılmış olsaydı, -İstanbul’da yaklaşık 40 avukutamız var- tamamanın bu işe hasredilmiş olması lazımdı. Bu sayı belki yıllardan beri birikerek gelen dava sayısı olabilir.

VATANDAŞLAR KURUMA NEDEN BU KADAR ÇOK DAVA AÇIYOR?
Sonuçta 350 bin değil de, 100 bin olsun. SGKurumunda çalışan 24 bin kişinin vatandaşların sosyal güvenlikle ilgili bütün sorularına yanıt verebilecek donanımda olduğu kanaatinde misiniz?
Kesinlikle haklısınız. Dürüst olmak lâzım. Kurumsal refleksle yaklaşmamak lâzım. Evet, yaptığımız işlemlerin tamamı doğrudur, vatandaşın istediği standartlarda hizmet veriyoruz dersek, yalan konuşmuş oluruz. Ama ne yapıyoruz, ona bakmak lazım. Sosyal Güvenlik Kurumlarının beş yıl öncesi ve 2000 yılını baz alalım. 2000 yılına, 2009 yılına ve bizim hedeflediğimiz 2012, 2015 yılında neler olacak? Buraya baktığımızda olabiliriz. Bugün itibarıyla bütün ihtiyaçları istediğimiz şekilde karşılayamıyoruz. Ama önümüzdeki bir iki yıl içinde yapılan otomasyonlarla, yatırımlar sonucunda vatandaşlarımız çok daha hızlı, bilinçli bir şekilde bu hizmetleri bizden alabilecekler.

Buna rağmen davalar neden açılıyor? Bir kere sosyal güvenlik sistemi ülkemizde çok dinamik. Farklı kurumların ve farklı kanunların olmasından kaynaklanan sorunlar var. Nüfusun çok genç ve dinamik bir nüfus olmasından kaynaklanan sorunlar var. Bu göç akışına paralel olarak da oluşturulan mevzuat zaman içeresinde yetersiz kalabiliyor. Dolayısıyla dinamik yapıda bulunan bir nüfusu sosyal güvenlik sistemine de yansıyor.

İşte üç kurumu (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) bir çatıda birleştirmeyi, norm ve standart birliği sağlamayı hedeflememizin amacı da buydu. Yeni bir kanun oluşturup yeni bir sistem kurmaya çalıştığınızda bazılarına ister istemez yeni haklar verebildiğiniz, iyileştirmeler yapabildiğiniz gibi bazıları için de kötüleşmeye, haklarında gerilemeye giden durumlar da söz konusu olabilir. Bundan dolayı davalar açılıyor.

O KADAR GENİŞ BİR KANUNLA KARŞI KARŞIYAYIZ Kİ...
Reform adı verilen 5510 sayılı yasa ile yapılan son değişiklikten sonra personele eğitim verildi mi?
2008 yılı Haziran ayanda planlama yaptık, yönetmelik, genelgeler çok fazlaydı. Nasıl entegre ederiz diye düşündük. İstanbul için merkezlerimizden üçer kişi seçtik, "eğiticilerin eğitimi" adı altında eğitim verdik. Onlara pedagojik formasyon eğitimine tabi tuttuk. Onlara kendi içimizde mevzuat eğitimi verdik ve müdürlüklerine gönderdi. Zaman zaman çapraz eğitim vererek bu süreci tamamladık. Aynı zamanda Ankara’nın SGK’nin verdiği eğitimlere de katıldık. Eğitim çalışmalarımız hâlâ devam ediyor.

Siz bana derseniz ki, bütün çalışanlarınız kanunun tamamını algıladı ve doğru uyguluyor mu derseniz, cevabım hayır olur. Ama bana 2006 Haziran ayı ile bugünü karşılaştırın derseniz, bugün çok daha iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Eğitim çalışmaları bir yılda, iki yılda bitmeyecek. O kadar geniş bir kanunla karşı karşıyayız ki, uygulamada hergün yeni bir şeyler öğreniyoruz. Bunun içinde ben de varım, kurumun bütünün çalışanları da var. Bu bir süreç.

ntvmsnbc

12.05.2009

  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.