| 
                          
						BİR GELİR VERGİSİ 
						BEYANNAMESİNİN ARDINDAN... 
  
						 
						GİRİŞ: 
						 
						 
						Bir Gelir vergisi beyannamesi daha geride kaldı evet 
						bunları anlatmak biraz geç oldu denebilir ama önümüze 
						bakmak yarınlardan umut beklemek ve beklenen vergi 
						adaletinin sağlandığını görebilme umudu adına dökülen şu 
						satılar içinden geçenleri anlatamayanların tercumanı 
						olmaya çalışmak veya çalışabilmek güzel bir duygu olsa 
						gerek ne dersiniz ? 
						 
						AÇIKLAMA 
						 
						Hep Söylenir şu vergi adaleti Gelir Vergisinin birinci 
						maddesine göre Gelir:”Gerçek kişilerin gelirleri gelir 
						vergisine tâbidir. Gelir bir gerçek kişinin bir takvim 
						yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi 
						tutarıdır.” Denilmektedir harbi olalım 2007 Yılı gelir 
						vergisinde vergi adaleti sizce ne derece uygulandı. 
						Gerçekten çok kazanan kazanan çok az kazanan az mı vergi 
						verdi bilen var mı? Son dönemlerde bir matrahtır ayağı 
						gidiyor efendim şundan aşağısı olmaz az kazananda o 
						matrahı beyan ediyor çok kazananda peki nerede kaldı 
						sizin Gelir vergisi kanunun 1. maddesindeki tanımınız 
						......Yani kimden ne koparırsak kardır anlayışı egemen 
						olmuyor mu bu mu vergi adaleti diyeceksiniz ne 
						yapalım.En son ne zaman bu konularda 3568 Sayılı meslek 
						mensupları ile istişare ettiniz. Masa Başında oturma ile 
						bu olmaz gerçek hayatı ancak içinde olan meslek 
						mensupları bilir.. 
						 
						3568 Sayılı Yasasının 1 maddesi olan amaç bölümünde 
						aynen şöyle geçmektedir. “Bu Kanunun amacı, işletmelerde 
						faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir 
						şekilde işleyişini sağlamak, faaliyet sonuçlarını ilgili 
						mevzuat çerçevesinde denetlemeye, değerlendirmeye tabi 
						tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmî mercilerin 
						istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve yüksek 
						meslekî standartları gerçekleştirmek üzere, “Serbest 
						Muhasebecilik”, “Serbest Muhasebeci Malî Müşavirlik” ve 
						“Yeminli Malî Müşavirlik” meslekleri ve hizmetleri ile 
						Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Malî 
						Müşavirler Odaları, Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler 
						ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları Birliğinin 
						kurulmasına, teşkilat, faaliyet ve denetimlerine, 
						organlarının seçimlerine dair esasları düzenlemektir. 
						 
						Bu Kanun hükümlerine göre meslek icrasına hak 
						kazananlara “Serbest Muhasebeci”, “Serbest Muhasebeci 
						Malî Müşavir”, “Yeminli Malî Müşavir” denir. Denilmekte 
						olup ayrıca 3568 Sayılı Yasanın 2. maddesinde bu 
						mesleğin konusunu izah etmektedir. 
						 
						A) Muhasebecilik ve malî müşavirlik mesleğinin konusu : 
						 
						Gerçek ve tüzelkişilere ait teşebbüs ve işletmelerin; 
						 
						 
						a) Genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili 
						mevzuat hükümleri gereğince, defterlerini tutmak, 
						bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer 
						belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak. 
						 
						b) Muhasebe sistemlerini kurmak, geliştirmek, 
						işletmecilik, muhasebe, finans, malî mevzuat ve bunların 
						uygulamaları ile ilgili işlerini düzenlemek veya bu 
						konularda müşavirlik yapmak. 
						 
						Yukarıdaki bentte yazılı konularda, belgelerine 
						dayanılarak, inceleme, tahlil, denetim yapmak, malî 
						tablo ve beyannamelerle ilgili konularda yazılı görüş 
						vermek, rapor ve benzerlerini düzenlemek, tahkim, 
						bilirkişilik ve benzeri işleri yapmak. 
						 
						Yukarıda sayılan işleri; bir işyerine bağlı olmaksızın 
						yapanlara serbest muhasebeci malî müşavir denir. 
						 
						B) Yeminli malî müşavirlik mesleğinin konusu : 
						 
						Fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde yazılı işleri yapmanın 
						yanında Kanunun 12 nci maddesine göre çıkartılacak 
						yönetmelik çerçevesinde tasdik işlerini yapmaktır. 
						Yeminli malî müşavirler muhasebe ile ilgili defter 
						tutamazlar, muhasebe bürosu açamazlar ve muhasebe 
						bürolarına ortak olamazlar. 
						denilmektedir. 
						 
						Yine Vergi Usul Kanunda ise 3568 Sayılı Yasaya göre 
						yetki almış meslek mensuplarının sorumlulukları neler 
						olduğuna bir bakalım. 
						 
						213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Vergi Beyannamelerinin 
						İmzalanması ve Yeminli Malî Müşavir Tasdik Raporları” 
						başlıklı mükerrer 227’nci maddesinde; “Maliye Bakanlığı:
						 
						 
						. Vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki 
						almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî 
						müşavir veya yeminli malî müşavirler tarafından da 
						imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti 
						beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet 
						konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya,Bu 
						uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirlemeye 
						yetkilidir.” hükmü bulunmaktadır.  
						 
						Diğer taraftan, 4 Sıra No'lu Vergi Beyannamelerinin 
						Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali 
						Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğinin “I- 
						AMAÇ” başlıklı bölümünün üçüncü paragrafında “Serbest 
						muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin, bu 
						işlemlerinden dolayı ortaya çıkacak mali sorumluluğu ise 
						06/07/1994 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak 
						yürürlüğe giren 4008 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanununa 
						eklenen mükerrer 227 nci madde ile hüküm altına 
						alınmıştır. Buna göre, vergi beyannamelerinin 3568 
						sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensupları 
						tarafından imzalanan beyannamelerde yer alan bilgilerin 
						defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil 
						eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan 
						vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve 
						gecikme faizlerinden mükelleflerle birlikte müştereken 
						ve müteselsilen sorumlu tutulacaklardır. Bir başka 
						deyimle, 3568 sayılı Kanunla meslek mensuplarına verilen 
						yetkilere ilişkin mali sorumluluk, Vergi Usul Kanununun 
						mükerrer 227 nci maddesi ile düzenlenmiş bulunmaktadır.” 
						denilmektedir. 
						 
						“Vergi Usul Kanununun 135’inci maddesinde vergi inceleme 
						elemanlarınca yapılan incelemeler neticesinde bir matrah 
						farkı ortaya çıktığı takdirde, denetim elemanları, 
						beyannameyi imzalayan meslek mensuplarının 
						sorumluluklarının tespitini yapacak ve raporlarında 
						belirteceklerdir. Denetim elemanları, bulunan matrah 
						farkı ile meslek mensubunun sorumluluğu arasındaki 
						ilişkiyi ilgili meslek mensubunun bilgisine de başvurmak 
						suretiyle inceleme raporlarında net bir şekilde ortaya 
						koyacak ve bulunan matrah farkından meslek mensubunun 
						sorumlu olup olmadığını açıklayacaklardır. Meslek 
						mensubunun bu Tebliğle belirlenen sorumluluk 
						çerçevesinde müştereken ve müteselsilen sorumlu 
						olduğunun tespit edilmesi halinde,sözkonusu 
						 
						inceleme raporlarının onaylı birer örneği denetim 
						elemanlarınca, meslek mensubunun bağlı bulunduğu vergi 
						dairesine ve disiplin cezası yönünden de gereği yapılmak 
						üzere meslek odasına ayrıca gönderilecektir. Bulunan 
						matrah farkı üzerinden tarh edilen vergi ve buna ilişkin 
						cezalarda uzlaşmaya varılmış veya tahsilatın yapılmış 
						olması, raporların birer örneğinin meslek mensubunun 
						bağlı bulunduğu odaya gönderilmesine engel teşkil 
						etmeyecektir.  
						 
						SONUÇ: 
						 
						Artık takdiri sizler bırakıyorum. Sizce 3568 Meslek 
						mensuplarından istenen ve Gelir vergisi kanun 
						1.maddesinde bahsi geçen konu ile bu kanunlarda bahsi 
						geçenlerin uygulamada ne derece uygulanmaktadır. fikri 
						olanların fikirlerine her zaman saygı duyar ve paylaşmak 
						isterim 
						 
						 
						ÖNDER ÖZSOY 
						SMMM 
						 
						
						ozsoy_1973@hotmail.com 
						30.03.2008 
						  
						   |