Taksilere yazarkasa
uygulaması ve gerçekler Basına
yansıyan bilgilerden anlaşılacağı üzere Vergi Konseyi ve
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan yeni
Gelir Vergisi yasa tasarısı ile esnaf muaflığının
uygulama alanı genişletilecek, bu bağlamda içlerinde
taksicilerin de olduğu bazı meslek grupları için her
ilçede, esnaf odaları, vergi dairesi başkanlığı ve
defterdarlıklar ile diğer kesim temsilcilerinden oluşan
özel komisyonlar oluşturulacaktır. Bu tasarı ile
"taksiciler için Özel Tüketim Vergisi'nin sıfırlanması
karşılığında, taksilere yazarkasa takılması konusu"
üzerinde de durulmaktadır.
Bugüne kadar özellikle şehiriçi ulaşımda önemli payı
bulunan taksiler ile minibüslerden sağlanan gelirlerin
nasıl oluştuğuna dair Gelir İdaresi tarafından belirgin
bir çalışma yapılmamıştır.
Dolayısıyla her şeyden önce günümüzde taksiciliğin nasıl
yapıldığını bilmekte ve yapılacak vergisel
düzenlemelerin de bu bilgiler çerçevesinde yapılmasında
yarar görmekteyiz.
Ülkemizde taksicilik gerçekte rakamsal olarak büyük
miktarlara ulaşan "plaka rantı" sağlayan bir uğraş
alanıdır. Günümüzde taksi plakalarının alım-satımı
birkaç yüz binli rakamlarla telaffuz edilir hale
gelmiştir. Bu rakamlar bazen bir milyon YTL'ye kadar
çıkabilmektedir.
Günümüzde bir taksi plakasının on iki saatlik kira
ücreti 70-150 YTL arasındadır. Dolayısıyla bir günde bir
taksinin iki ayrı kişiye kiralanabildiği dikkate
alındığında bir taksi sahibinin elde ettiği kira geliri
140 ila 300 YTL arasında değişmektedir. Kira bedelinin
oluşumunda plakanın kullanıldığı arabanın modeli ve
markası ile bağlı bulunduğu taksi durağı önemli rol
oynamaktadır.
Taksi ve plaka sahiplerinin bu bağlamda elde ettikleri
kira gelirlerinin gayrimenkul sermaye iradı olarak
dikkate alınması gerekmektedir. Ancak bu tür beyanda
bulunan var mıdır? Bu soruyu ancak Gelir İdaresi
Başkanlığı yanıtlayabilir.
Taksi sürücüleri ile uygulamada plaka sahibi olarak
tanımlananlar arasındaki ilişki hukuki açıdan özellik
göstermektedir. Şöyle ki;
* Genellikle plaka veya plakalı taksi sahipleri
taksileri 10-12 saatlik bir süre için kiraya vermekte,
dolayısıyla bu kiralama işlemi günde tam anlamı ile iki
vardiya halinde olmaktadır. Kiralama, deposu dolu olarak
yapılabilmektedir. Sürücü taksiyi teslim aldıktan sonra,
sahibine veya ikinci kiracıya teslim edene kadar
kullanmakta, elde ettiği hasılattan kira bedelini
düştükten sonra, yeni sürücüye taksiyi "full" yani dolu
depo ile devredebilmektedir.
Bazı hallerde taksi sürücülerinin günlük hasılatı kira
bedeline yetmeyebilmektedir. Bu durum taksi sahibini
hiçbir biçimde ilgilendirmemektedir.
Bu bilgiler çerçevesinde taksi sürücüsü kira bedeli ile
arabanın full depolanması için yapılan harcamadan sonra
kalan paraya sahip olabilmekte, bu miktar da duruma göre
sıfır ile 50 lira bazen de biraz fazla oluşabilmektedir.
Hatta bazen sürücü kira bedelini cebinden ödemek zorunda
kalmaktadır.
Taksi ve minibüslerde emekçiler sürücülerdir. Geliri
sağlayanlar ise plaka veya plakalı taksi sahipleri ile
minibüs sahipleridir. Taksi sürücüleri her türlü yasal
haktan yoksun, tam anlamı ile hayati tehlike içersinde
ekmek parası için günde 10-12 saat çalışmak zorunda
olan, sosyal güvencesi sağlanmamış çalışanlardır.
Plaka, plakalı taksi ve minibüs sahipleri ise bir yandan
tam anlamı ile vergisiz bir gelir elde ederken, diğer
yandan her geçen gün artan plaka ve plakalı taksi
fiyatlarının rantını elde etmekte, buna karşılık
vergilendirmeye duyarsız kalmaktadır.
Uygulamada hukuki açıdan üretilen formülle üzerinde
birden fazla taksi, minibüs ve dolayısıyla plaka
bulunduranlar, bu plakaları aile fertlerine ve
teminat/hukuki tedbir yoluyla yakın akrabalarına,
hemşehrileri üzerine ruhsatlayarak bu konuda vergi dışı
kalabilmekte, bu olaylara karşı vergi idaresi duyarsız
olabilmektedir.
Ülkemizde plaka, plakalı taksi, minibüs ve hat ile durak
rantı üzerine yaşanan dramatik olaylara üzülerek
belirtelim ki seyirci kalınmaktadır.
Tüm bu ayrıntıdan sonra taksilere yazarkasa monte
edilerek eğer idare taksicilerin kazançlarını
vergilendireceğini düşünüyorsa, bu oluşum hiçbir biçimde
plaka sahiplerini ve benzerlerini etkilemeyecek, bundan
en büyük zararı günlük maişetini temin etmek için
hayatını tehlikeye atan sürücüler üstlenecektir.
Oysa yapılması gereken, her şeyden önce sürücülerin
belli bir hukuki güvenceye kavuşturulması, buna paralel
olarak da plaka, plakalı taksi sahibi ile minibüsçülerin
hem elde ettikleri rant gelirleri hem de günlük olarak
sağladıkları kira gelirleri açısından
vergilendirilebilir konuma getirilmesidir.
Konu zannedildiği kadar basit olmadığı gibi, taksilere
yazarkasa takmak suretiyle de mevcut bu konudaki vergi
kayıplarının önlenmesi mümkün değildir. Dolayısıyla
taksicilik ve plaka kiralama ile minibüsçülük, hat
paylaşımı ile bağlantılı durak rantlarının öncelikle
dikkate alınması kanımızca daha faydalı olacaktır.
Veysi Seviğ
Referans / 23.09.2008 |