Kurumlarda emisyon primleri istisnası
5520 sayılı Yeni Kurumlar Vergisi
Kanunu'nun 5/1-ç bendi ile anonim şirketlerin
kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada
çıkardıkları payların bedelinin itibari değeri aşan
kısmı Kurumlar Vergisi'nden istisna edilmiştir. Bu
istisna daha önce, eski Kurumlar Vergisi Kanunu'nda da
yer almaktaydı. Bu istisna ile ilgili olarak üç
okurumdan gelen sorunun toplam cevabı, bir yazı boyutunu
bulunca, ben de bu konudaki eski çalışmamı yayımlayarak
konuyu bütünlük içinde aktarmak istedim.
Anonim şirketler kuruluşunda veya sermaye artırımlarında
hisselerini, ana sözleşmelerinde (hisse senedi ihracında
aynı zamanda senedin üzerinde) belirtilen itibari
değerle (nominal bedelle) ihraç edebileceği gibi,
itibari değerlerinin üzerinde bir bedelle de ihraç
edilebilirler. Hisselerin itibari değerinin üzerinde bir
bedelle ihraç edilmesi halinde, ihraç değeri ile itibari
değer arasında oluşan olumlu fark, vergi hukukunda
emisyon primi (Ticaret hukukunda agio, tek düzen hesap
planında ihraç primi) olarak adlandırılmaktadır. Emisyon
primi, hisselerin ilk ihracında, bir başka anlatımla
hukuk âleminde doğumunda oluşabilen bir primdir. Yoksa,
hissedarların elinde bulunan anonim şirket hisselerini
veya kurumların anonim şirket türündeki iştiraklerine
ait hisseleri, maliyet fiyatının veya itibari değerinin
üzerinde bir bedelle satmaları halinde oluşan kazanç,
emisyon primi olarak değerlendirilemez.
Anonim şirketlerin hisse senetlerini itibari
kıymetlerinden yüksek bir bedelle ihraç edebilmeleri
için ana sözleşmelerinde bu konuda bir hüküm bulunması
veya genel kurul tarafından bu yönde bir karar verilmesi
gereklidir (TTK md. 286/2). Sermaye Piyasası Kanunu'na
tabi ve kayıtlı sermaye sistemini seçmiş bulunan
şirketlerde ise yönetim kurulunca kayıtlı sermaye tavanı
içerisinde gerçekleştirilecek sermaye artırımlarında,
emisyon primli (bir başka deyişle itibari kıymetinin
üzerinde bir bedelle) hisse senedi ihraç yetkisi ana
sözleşme ile yönetim kuruluna verilebilir (SPK md.
12/5).
Ticaret kanunumuza göre emisyon primi yedek akçe
niteliğindedir. Nitekim 466. maddede, "her yıl safi
kârın yirmide birinin ödenmiş esas sermayenin beşte
birini buluncaya kadar umumi yedek akçe olarak ayrılması
mecburidir" denildikten sonra, belirtilen sınır dolsa
dahi bu yedek akçelere, "hisse senetlerinin
çıkarılmasında, çıkarma masrafları indirildikten sonra,
itibari kıymetten fazla olarak elde edilen hasılatın
itfalara veya yardım ve hayır işlerine sarf edilmeyen
kısmı"nın ekleneceği hükme bağlanmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8/1-a maddesinin
menkul kıymet ihraç giderlerinin kurum kazancının
tespitinde gider unsuru olarak nazara alınacağını açıkça
hükme bağlaması dolayısıyla, ihraç giderlerinin TTK. md.
466 hükmüne rağmen, Kurumlar Vergisi'nin matrahının
tespitinde gider olarak nazara alınması ve emisyon primi
istisnasından yararlanacak tutarın tespitinde ise nazara
alınmaması gerekmektedir.
Kurumun emisyon primi olarak elde ettiği bu hasılat,
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5/1-ç maddesi ile Kurumlar
Vergisi'nden istisna edilmiştir.
İstisnanın 5422 sayılı kanundaki şeklinde önceleri bu
istisnadan yararlanabilmek için daha önce aranan, hisse
senetlerinin borsaya kayıtlı olması ve/veya bu kazancın
dağıtılmaması gibi şartlar, yapılan mevzuat
değişiklikleri ile geçmişte yürürlükten kaldırılmıştır.
Ancak bu istisnanın oluşturulmasındaki amacın,
şirketlerin finansman yapılarını güçlendirmek olduğu
dikkate alındığında, yukarıda sayılan şartların
ikincisinin kaldırılması, yani bu prim gelirlerinin
dağıtılmaması şartının kaldırılması, geçmişte amaca
hizmet etmediği gibi, yeni kanunda da aranmaması yerinde
olmamıştır.
Mevcut düzenlemeye göre istisnadan yararlandırılan
emisyon priminin, dağıtılması veya sermayeye
eklenmesinin istisna üzerinde bir etkisi yoktur. Bu
konudaki sınırlamalar vergi hukukunun dışında, sadece
Türk Ticaret Kanunu'nda mevcuttur.
İstisnanın 5422 sayılı kanundaki şekline nazaran yapılan
önemli değişiklik, eski kanunda istisnadan
yararlanabilmek için ihraç edilenin hisse senedi olması
koşulunun kaldırılmasıdır. Yeni düzenlemede "hisse
senetlerinin" ibaresi yerine "payların" ibaresinin
kullanılması dolayısıyla anonim şirketlerin itibari
değerlerinin üzerinde çıplak pay olarak da
nitelendirilen senede bağlanmamış paylar ihraçlarında
istisnadan yararlanmaları sağlanmıştır. Böylece artık
istisna açısından, anonim şirketlerin pay bedellerini
itibari değerlerinin üzerinde belirleyerek yaptıkları
sermaye artırımlarında, yeni ihraç olunan payların hisse
senedine bağlanmış olması koşulu aranmayacaktır.
Bumin Doğrusöz
26.06.2008 |