Danıştay
Üçüncü Daire Başkanlığından:
Esas No :
2007/2274
Karar No :
2007/2428
Kanun Yararına Temyiz Eden :
DANIŞTAY BAŞSAVCISI
Davacı :
Kemal ALPEK
Vekili :
Av. Mehmet ARIK-Şerafettin Cad.
Hekimoğlu İş Hanı
Kat:3/305 KONYA
Karşı
Taraf : Vergi
Dairesi Müdürlüğü-CİHANBEYLİ
İstemin Özeti :
Ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu anonim
şirketten tahsil edilemeyen kamu alacağının tahsili
amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına
düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davayı;
28.6.2002 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olduğu
şirket adına 2001 takvim yılı için salınan ve
kesinleşen kamu alacağının şirketten tahsil olanağı
kalmaması nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun
10'uncu maddesi uyarınca sorumluluğu bulunan davacı
adına ödeme emri düzenlenmesinde yasaya aykırılık
bulunmadığı gerekçesiyle reddeden Konya Vergi
Mahkemesinin 18.5.2006 gün ve E:2005/1382,
K:2006/406 sayılı kararını; 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 37'nci
maddesinin ikinci fıkrası gereğince, kamu alacağı
davacıdan vergi ve ceza ihbarnamesiyle
istenmeksizin, doğrudan ödeme emri düzenlenmesinde
hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle bozan ve
karar düzeltme istemini reddeden Konya Bölge İdare
Mahkemesinin 26.9.2006 gün ve E:2005/698,
K:2005/871 sayılı kararı; usulüne uygun tahakkuk
eden, belli olan vadesinde ödenmeyen kamu
alacağının, kanuni temsilcilerin şahsi
varlıklarından tahsilinin zorunlu olduğu, kamu
alacağı niteliğini kazanmış olan vergi ve cezalar
için yeniden ihbarname düzenlenmesine de gerek
bulunmadığı için açıkça hukuka aykırı düşmesi
nedeniyle Danıştay Başsavcısı tarafından kanun
yararına temyiz edilmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince;
Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz
edilen Konya Bölge İdare Mahkemesinin 26.9.2006 gün
ve E:2005/698, K:2005/871 sayılı kararı
incelendikten ve Tetkik Hakimi
Birgül Öğülmüş'ün
açıklamaları dinlendikten sonra
işin gereği görüşülüp düşünüldü:
2001 takvim yılına ilişkin işlemleri
incelenen ve davacının yönetim kurulu üyesi olduğu
anonim şirket adına Nisan 2002 vergilendirme dönemi
için salınan vergi
ziyaı cezalı gelir
(stopaj) vergisi ve fon payını duyuran vergi ve
ceza ihbarnamesi, şirket ve ortaklarına
ulaşılamaması nedeniyle, usulüne uygun olarak ilanen
tebliğ edildikten sonra şirketin mal varlığının
araştırıldığı; bu amaçla tapu sicil müdürlükleri,
trafik tescil şube müdürlükleri, bankalar ve icra
müdürlükleriyle yapılan yazışmalar sonucunda; mal
varlığının icra takipleri sonucu haczedildiği ve
mahcuzun satışa çıkarıldığının belirlendiği, vergi
dairesince hacze iştirak edilmiş ise de; satış
bedeli rehinli alacakları dahi karşılamadığından,
vergi idaresine ödeme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Şirket varlığından tahsil imkanı
kalmayan kamu alacağının, 28.6.2002 tarihine kadar
yönetim kurulu üyesi
olan davacıdan ödeme emriyle istenmesini yasaya
aykırı bulmayan Konya Vergi Mahkemesinin davanın
reddine ilişkin 18.5.2006 gün ve E:2005/1382,
K:2006/406 sayılı kararını itiraz yoluyla inceleyen
Konya Bölge İdare Mahkemesi; 26/9/2006 gün ve
E:2005/698, K:2005/871 sayılı kararıyla; davacının
kanuni temsilci olarak sorumluluğunun bulunduğu
ancak, 6183 sayılı Kanunun 37'nci maddesi gereği
olduğu halde, kamu alacağı, ihbarname kuralına göre
davacıdan istenmeksizin, doğrudan ödeme emri
düzenlenmesini hukuka aykırı bularak, vergi
mahkemesi kararını bozmuş ve ödeme emrinin iptaline
karar vermiş, bu karara yöneltilen karar düzeltme
istemini de reddetmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10'uncu
maddesi; tüzel kişilerin mükellef veya vergi
sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin
kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilmesini
öngörmüştür. Sözü edilen kural gereğince; kanuni
temsilcilerin, bu ödevleri yerine getirmemeleri
yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının
varlığından tamamen veya kısmen alınamayan
vergi ve buna bağlı
alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin
mal varlığından tahsili gerekmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunun
55'inci maddesi; tahsil edilebilir duruma gelmesine
karşın vadesinde ödenmeyen kamu alacaklarının ödeme
emriyle istenmesini düzenlemiştir.
Borçlu şirket adına, usulüne uygun
olarak tahakkuk eden, belli olan vadesinde
ödenmemesi üzere cebren takibe alınan kamu
alacağının şirketten tahsil
imkanı kalmadığı açıktır. Vergi idaresi
yönünden kamu alacağı niteliği kazanmış olan vergi
ve cezaların, 213 sayılı Yasanın 10'uncu maddesi
gereği sorumluluğu bulunduğu Konya Bölge İdare
Mahkemesince de kabul edilen davacıdan, kanuni
temsilci sıfatıyla 6183 sayılı Yasaya göre takibi
gerektiğinden, takibe ödeme emri düzenlenerek
başlanmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
6183 sayılı Yasanın 37'nci maddesi;
kamu alacaklarının hususi kanunlarında belli edilen
zamanlarda ödenmesini öngördükten sonra bu şekilde
ödeme zamanı tespit edilmemiş kamu alacaklarının,
Maliye Bakanlığınca
belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren
bir ay içinde ödenmesini düzenlemiştir. Hususi
kanunlarında vadesi belirtilmeyen kamu alacaklarının
vade tarihini belirlemeye ilişkin bu kuralın, vadesi
belli olan dava konusu kamu alacağı ile bir ilgisi
bulunmamaktadır. Usulüne uygun
olarak salınmış, dava konusu yapılmaksızın
kesinleşmiş ve asıl borçludan haciz yoluyla da takip
edilmesine karşın tahsil edilememiş bir borçtan
sorumlu olanlar hakkındaki takibe, ödeme emri
düzenlenerek başlanması yasaya uygun olduğu halde,
vergi hukukunun vergilendirme ve cebren takip
hakkındaki düzenlemelerine aykırı olarak, kesinleşen
bir kamu alacağı için yeniden ihbarname düzenlenmesi
gerektiğinden söz edilerek verilen kararın bozulması
gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay
Başsavcısının temyiz isteminin kabulü ile Konya
Bölge İdare Mahkemesinin 26/9/2006 gün ve
E:2005/698, K:2005/871 sayılı kararının, 2577 sayılı
İdare Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesi
uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki
sonuçlarına etkili
olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin
Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına
gönderilmesine ve Resmî Gazetede yayımlanmasına,
19/9/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|