MuhasebeNet.Net Forum  I  2009 Muhasebe Ücret tarifesi  I  2009 Vergi Takvimi  I 2009 Beyanname Rehberi  I  Mevzuat Arama Motoru

Muhasebe  

Maliye

Vergi

İletişim

2009 Yılı Vergi Takvimi

  MUHASEBE GÜNCEL BÜLTEN :   31 Ocak 2009

   Ana sayfa

   2009 Yılı Çalışmaları

   2009 Pratik Bilgiler

   Staj - Stajyer Rehberi

   Kanun-Mevzuat Rehberi

   Sosyal Güvenlik Rehberi

   Muhasebe Bilgi Rehberi

  Tekdüzen Hesap Planı

 

 

 


Sosyal Güvenlik Reformu ve İş Dünyasına Yansımaları

 

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Fatih Acar, "Türkiye sosyal güvenlik reformunu yapmasaydı, belki 2-3 yıl sonra bir şekilde gemiyi karaya oturtacaktı" dedi.
Acar, Adana Ticaret Odası ile SGK Adana İl Müdürlüğü'nün birlikte organize ettiği "Sosyal Güvenlik Reformu ve İş Dünyasına Yansımaları" konulu konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, son dönemde çok önemli değişim ve dönüşümler geçirdiğini belirtti. "Çok büyük bir ülkeyiz. Büyüklüğümüzün farkına her ne kadar yeni varıyor olsak da gerçekten tarihsel birikimimiz ve misyonumuz itibarıyla dünyanın en önemli ülkesi olduğumuzu net bir şekilde ifade edebilirim" diyen Acar, "Son 5-10 yıla baktığımızda

önemli yapısal reformların gerçekleştiğini hep beraber görüyoruz. Bankacılık reformu dünyada bugün global krize rağmen bu krizden en az etkilenen ülkelerden birisi olmanın gerekçesinin altında bu yapısal reform yatıyor. Bankacılık reformu, gelir idaresi
reformu, son olarak Anayasamızda 26 yıldır yazılı olarak durmasına rağmen hayata geçirdiğimiz sosyal güvenlik reformu Türkiye'nin geleceği açısından, gelecek nesillerimiz açısından son derece önemli. Bu reformun önemini yeterince anlattığımızı söyleyemem. Bundan sonraki süreçte bu reformu çok daha iyi anlatmak mecburiyetimiz var. Çünkü bu reform, 70 milyon vatandaşımızla ilgili çok önemli düzenlemeler getiriyor" diye konuştu.
Sosyal güvenlik reformuna neden ihtiyaç duyulduğunu herkesin çok yakından bildiğini ifaden Acar, "Hatırlamamızda fayda var; sosyal güvenlik açıklarımız son 15 yıla bakıldığında çok önemli bir ivme kazanmış. 13 yıl önce GSMH içinde yüzde 1 olan sosyal güvenlik açıklarımız, bugün yüzde 5'lere gelmiş. Son 13 yılın parasal değeri 853 milyar TL'dir. Milli geliri düşündüğümüzde bu açıkların ne anlama geldiğini görmek mümkün olacaktır. Şu anda genç bir nüfusumuz var, ancak 40-50 yıl sonra daha yaşlı bir nüfusla
karşı karşıya kalacağız. Dolayısıyla bugünden 40-50 yıl sonrasını düşünerek, sosyal güvenlik reformunu yapmamız gerekiyordu. Aktif-pasif oranı dediğimiz; sistemin sürdürülebilmesi için 4 aktif çalışanın 1 pasif çalışana bakması gerekiyordu. Maalesef Türkiye'de 2 aktif çalışanın 1 pasif çalışana baktığı bir durumla karşı karşıyayız. Bunu uzun vadede sürdürmemiz kesinlikle mümkün değil. Eğer Türkiye bu reformu yapmasaydı, belki 2-3 yıl sonra bir şekilde gemiyi karaya oturtacaktı. Bu reform onun için,
çocuklarımızın geleceği için önemli. Bu reformu hiçbir popülist yaklaşım göstermeden ülkesini seven bütün insanlar sahiplenmeli. Tek düşüncemiz, Türkiye'nin geleceği, gelecek nesillerin daha emin kendilerini hissedebilmeleri" ifadelerini kullandı.
Sağlıkta yeni açılımlar getirmenin çok önemli olduğunu, ancak bu işin sürdürülebilirliğinin de çok önemli olduğunu vurgulayan Acar, şunları kaydetti:
"Finansal açıdan siz sisteminizi sürdüremezseniz bunun bir anlamı yok. Bugün geldiğimiz noktada sağlıktan aldığımız toplam prim 18.5 milyar TL. Fakat sağlık harcamalarımız 2009 projeksiyonu 27.6 milyar TL. Dolayısıyla bunu bu şekilde sürdüremezsiniz. Bir taraftan açılımlar getireceksiniz, bir taraftan da bunu sürdürülebilir hale getirmek için önlemleri alacaksınız. Katılım payı. Vatandaş olarak faturaları biz ödüyoruz, ödemeye de devam edeceğiz. Bir hastaneye gidiyoruz 5 bin TL-10 bin TL fatura. Ne yazık
ki vatandaş kendisine ne kadar fatura çıktığına bakmıyor. 10 TL katılım payını getirdik. Özel hastanelerde, üniversite hastanelerinde çok radikal düşüşler yaşandı. Niye? 10 TL'yi cebimizden ödediğimiz için. Ama 5 bin TL devlete fatura edildiği zaman bu hassasiyeti göstermediğimizden sağlık harcamalarımız astronomik rakamlara ulaşıyor. Katılım payı dünyanın birçok ülkesinde uygulanan bir sistemdi. Amacımız sağlık harcamalarını kısmak değil, ama çok küçük rahatsızlığı olan insanların birinci basamak sağlık
merkezlerine gitmelerini sağlamaktı."
SGK olarak kayıt dışı ile mücadeleye de büyük önem verdiklerinin altını çizen Acar, "Kayıt dışı ile mücadelede teknolojiden de yararlanıyoruz. 2000-2008 dönemi itibarı ile 21 milyon 945 bin istihdam edilen kişinin yüzde 45.5'i kayıt dışı. Bu çok büyük bir oran. Bu oranı 2-3 yıl içinde yüzde 10'ların altına indirmemiz gerekiyor. Bunu yaparken, sanayicileri üzmeden yapmamız gerekiyor. 2008 ve 2009 yılını kayıt dışı ile mücadele yılı ilan ettik ve kısa, orta, uzun vadeli çalışma planlarımızı oluşturduk.
Denetimlerde yeni bir anlayış getirdik. 81 ilde denetim yapmadan önce bilgilendirme toplantıları yaptık, stratejilerimizi onlarla paylaştık. Sanayicilerimize anlattık, eksiklerini tamamlamalarını söyledik. Önemli sonuçlar aldığımızı söyleyebilirim. İl müdürlükleri bünyesinde kayıt dışı istihdamla mücadele servislerini kurduk" dedi.
2009'da e-bildirge ile muhtasar beyannameyi birleştirdiklerini, bürokrasiyi önemli ölçüde ortadan kaldırdıklarını vurgulayan Acar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün işe giriş, işten çıkış belgeleri 3 ayrı kuruma veriliyor. Şu anda sigorta müdürlüklerine, İŞKUR'a, çalışma müdürlüklerine. Bunların hepsini, teknik altyapı çalışmalarını bitirdik. İlk defa burada açıklıyorum bunlarla ilgili yasal çalışmamızı da bitirdik. Bu kısa çalışma ödeneği ümit ediyorum önümüzdeki hafta Meclis'e gelecek. Bu sorunu, 20 yıldır devam eden bu sorunu böylece çözmüş olacağız diye ümit ediyorum."
Konferans öncesi Adana Valisi İlhan Atış, Adana Ticaret Odası Başkanı Şaban Baş ve SGK Adana İl Müdürü Mustafa Keskin de birer konuşma yaptı.

İHA

31.01.2009

 
  ▼ Yayınlanan En Son  Mevzuatlar   (Sitenize ekleyebilirsiniz)


Copyrıght © 2005 -2009  www.muhasebenet.net- www.muhasebenet.com - Türkiye'nin muhasebe rehberi. Her hakkı saklıdır.