Erken
emeklilik bekleyenleri heyecanlandıran haberler
İnternet, bilgiye ve habere
ulaşmada inanılmaz kolaylık ve hız sağlıyor.
Servis sunucularının, belirli bir konuda çıkan
her türlü haberi özet şekilde ve günlük olarak
alabileceğiniz uygulamaları mevcut. Örneğin
sosyal güvenlik ya da iş hukuku dediğinizde, o
gün internete kayıtlı tüm medyada çıkan ve
içerisinde sosyal güvenlik ve iş hukuku
kavramları geçen tüm haberlere bir anda
ulaşabiliyorsunuz. Bu nedenle, her ne kadar Yeni
Asır’ın İzmir ve Ege’ye hitap eden bölge
gazetesi olduğu yönünde yerleşik bir algı mevcut
ise de, Türkiye’nin her yerinden okur maili
alabiliyoruz. Üstelik bu bizi artık hiç de
şaşırtmıyor. İnternetin bir başka faydası da
insanlığı aynı bilgileri tekrar tekrar yazmaktan
kurtarması. İnanılmaz bir emek tasarrufu
sağlıyor. Bu nedenle biz de okurların sorularını
faks yerine maille göndermesini daha çok tercih
ediyoruz. Bir kere okurların gönderdiği
sorularda çoğunlukla cevaplamayı engelleyen ya
da farklı anlam ve sonuçlara yol açan bilgi
eksiklikleri oluyor. Maille gelen sorularda
hemen cevap mailiyle bu eksikliklerin
giderilmesini sağlamak kolay oluyor. Ayrıca
bazen yayınlanan konuyla benzer sorunları
bulunan okurlarımız kendi durumlarına da açıklık
getirmek ya da garantilemek için hemen
sorularını gönderebiliyor. Bu durumda aynı
konuları tekrarlayarak diğer okurları sıkmamak
için maille gelen sorulara anında özel cevap
yazma imkanımız olabiliyor.
MUCİZE BEKLİYORLAR
Geçtiğimiz hafta internet haber sitelerine
okurlarımızı da heyecanlandıran birkaç haber
düştü. Haberlerin heyecan verici özelliği doğal
olarak emeklilikle ilgili olmalarıydı. Daha
doğrusu emeklilik için hizmet yılı ve prim gün
sayısı koşulunu tamamlayıp da 1999 ve sonrasında
çıkan kanunlar dolayısıyla kademeli yaş
uygulamasına takılanlar halen bir mucize
bekliyor. Kademeli yaştan vazgeçilmesi ya da bir
defalığına da olsa erken emeklilik imkanı
verilmesi beklentisini koruyan çok sayıda insan
var. Hatta bu konuda şehir efsaneleri de
dolaşıyor.
İşte değineceğim ilk haber tam da bu mucize
beklentisinde olanların yüreğine hitap ediyordu.
Haber, SGK Bursa İl Müdürü Ramazan Yıldız’a
dayandırılıyordu. Rivayete göre Yıldız,
dünyadaki değişik emeklilik uygulamalarına
değinmiş, ileri yaşlarda emekli olacak kişilerin
alabilecekleri aylık miktarından daha düşük
tutarda emekli aylığını kabul etmeleri halinde
erken emekli olabildiklerine dair uygulama
örneklerinin alt yapısı oluşturulmak şartıyla
ülkemizde de geçerli olabileceğini sileri
sürmüştü.
BEYİN EGZERSİZİ
Bizce haber gayet normaldi, SGK Bursa İl Müdürü
Ramazan Yıldız bir anlamda beyin egzersizi
yapmıştı. Özellikle Avrupa ülkelerinde değişik
oranlarda yaşlılık veya maluliyet aylığı
uygulamaları mevcut. Bizde ise uygulamalar biraz
daha katı. Hatta daha önceki yazılarımızda da
değindiğimiz gibi özellikle maluliyet aylığında
5510 Sayılı Kanun ile bir anlamda kademeli
uygulamaya geçildi. Normal maluliyet oranı yüzde
66.66′dan yüzde 60 oranına çekilirken, yüzde
40-49.99 oranı ile yüzde 50-59.99 oranları
arasında da değişik koşullarda maluliyet aylığı
bağlanması söz konusu.
Ayrıca her ülkenin kendi gelenekleri, sosyal
siyasal ve hukuki altyapısı tarafından
belirlenen bir sosyal güvenlik sistemi mevcut.
Nitekim bazı Avrupa ülkelerinde de emeklilik
koşulları değiştiriliyor, geçmişte verilmiş bazı
haklar geri alınabiliyor. Bizde 2035 yılında
yerleşecek 65 yaş koşulundan geri döneceği
beklenilirken onlar emeklilik yaşlarını 68 den
70′e çıkartmanın tartışmalarını yapıyor.
TEMEL SORUN
Bir yakınımın özel durumundan dolayı biliyorum
İsveç’te belki çok az aylık veriyorlardı ve
belirli işlerde çalışmalarına imkan tanıyorlardı
ama maluliyet aylığı yüzde 35 oranındaki iş
göremezlikten başlıyordu. Üç dört yıl önce İsveç
ekonomisinin temel direği konumunda olan bazı
firmaları, üretimlerini Uzakdoğu ülkelerine
kaydırma kararından vaz geçirmek isteyen
hükümet, bu türden düşük oranlı maluliyet
uygulamalarını kaldırdı. Ancak hemen belirteyim
ki, bizde de Ramazan Yıldız’ın değindiği türden
değişik koşullarda ve imkanlardaki emeklilik
uygulamaları neden olmasın. Bu konuların model
düzeyinde tartışılması her zaman mümkündür.
Ancak bizdeki en temel sorun emekli aylıklarının
Avrupa’ya göre göreceli olarak düşük olmasıdır.
Bir de erken yaşta emekli olanlar gerçekten
emekli olmuyorlar ki… Bir yandan emekli aylığı
alıp diğer yandan da daha çok kayıt dışı ve
düşük ücretle çalışmaya devam ediyorlar. O
nedenle bizdeki erken emeklilik taleplerinin
çoğu kendini garantiye alma noktasından
kaynaklanıyor.
GARANTİLEME KAYGISI
İş güvencesi yoksunluğu emekliliği bir an önce
garantileme kaygısını körüklüyor. Sadece işçi
kesiminde değil, özelleştirmeler sonucu kurum
değiştirmek zorunda kalan, yeni kurum ve
görevine adapte olma güçlüğü çeken memur
kesiminde bile aynı sıkıntı mevcut. Düşünün bir
kere yıllarca bir kamu bankasında değişik
seviyede görev yapmışsınız. Örneğin denetim
elemanısınız. Bankanız özelleşiyor ve bir başka
kamu bankasına devroluyorsunuz. Neyse ki
bildiğiniz bir iş, sadece kurum değişiyor. Sonra
o da özelleşiyor ve önce Emekli Sandığı veya
Bağ-Kur’a geçiş yapıyorsunuz. Ardından sosyal
güvenlik reformuyla bu kurumlar SGK bünyesine
alınıyor. Bu kurumların mevzuat yapılarında da
kısa sürede bir sürü değişiklik oluyor. İnsanın
bir an için emekli olsak da kurtulsak dediği
anlar olmuyor değil.
Yasal değişiklik
Sosyal güvenlik alanında heyecan veren bir başka
haber de yine emeklilik için yaşını doldurmak
için bekleyenlere yönelik. Bunların Genel Sağlık
Sigortası (GSS) kapsamına alınması için SGK’nın
yasal değişiklik hazırlığı yaptığına yer
verildi. Oysa bu durumdaki kişiler zaten
isterlerse sadece GSS primi ödeyerek sağlık
güvencesi altına girebilirler. Söz konusu yasal
değişiklik prim ödemeden güvence altına almak
ise bilemem, ancak buna da pek ihtimal veremem.
Çünkü yine geçen hafta medyada 2010 Ağustos sonu
itibariyle sosyal güvenlik sistemine son 17
yılda bütçeden aktarılan tutarın güncellenmiş
değerinin 352.2 milyar dolara ulaştığı yönünde
haberler yer aldı. Bu tutar devletin 305.5
milyar dolar olan brüt iç ve dış borç stokundan
bile fazla. Celal KAPAN/Yeni ASIR/ |