Kurum geçmiş yıl
zararlarının mahsubu ve özel durumlar
Kurumlar Vergisi mükellefleri bir takvim
yılında elde ettikleri kazancı veya faaliyetleri dolayısı
ile ortaya çıkan zararları izleyen yılın nisan ayının yirmi
beşinci günü sonuna kadar beyan ederler. Dönem faaliyeti
karla sonuçlanmışsa vergi matrahının hesabında önceki yıllar
zararlarını indirim konusu yapabilirler. Kendilerine özel
hesap dönemi tayin edilen kurumların beyan zamanı ise dönem
sonunu izleyen dördüncü ayın 25' ine kadardır. Geçmiş yıl
zararlarının indirimi ile ilgili hususlar 5520 Sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 9'uncu maddesinde
düzenlenmiştir. Dokuzuncu maddeye göre;
Kurumlar Vergisi matrahının tespitinde, Kurumlar Vergisi
beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı gösterilmek
şartıyla aşağıda belirtilen zararlar indirim konusu yapılır:
a) Beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların
beyannamelerinde yer alan zararlar;
b) Kanunun 20'nci maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde
devralınan kurumların devir tarihi itibarıyla öz sermaye
tutarını geçmeyen zararları ile 20'inci maddenin ikinci
fıkrası kapsamında gerçekleştirilen tam bölünme işlemi
sonucu bölünen kurumdaki öz sermayesinin devralınan tutarını
geçmeyen ve devralınan kıymetle orantılı zararlar; Bu
zararın indirilmesinde aşağıdaki şartlar ayrıca aranır:
- Son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin
kanuni süresinde verilmiş olması
- Devralınan kurumun faaliyetine devir veya bölünmenin
meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl
süreyle devam edilmesi.
Bu şartların ihlali halinde, zarar mahsupları nedeniyle
zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler için vergi ziyaı
doğmuş sayılır.
c) Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere, beş yıldan
fazla nakledilmemek şartıyla yurt dışı faaliyetlerden doğan
zararlar da indirilebilir. Ancak;
1) Faaliyette bulunulan ülkenin vergi kanunlarına göre beyan
edilen vergi matrahlarının zarar dahil, her yıl o ülke
mevzuatına göre denetim yetkisi verilen kuruluşlarca rapora
bağlanması,
2) Bu raporun aslı ile tercüme edilmiş bir örneğinin
Türkiye'deki ilgili vergi dairesine ibrazı gerekir.
Denetim kuruluşlarınca hazırlanacak raporun ekinde yer alan
vergi beyanlarının, bilanço ve gelir tablosunun, o ülkedeki
yetkili mali makamlarca onaylanması zorunludur. Faaliyette
bulunulan ülkede denetim kuruluşu olmaması halinde, her yıla
ait vergi beyannamesinin, o ülke yetkili makamlarından
alınan birer örneğinin mahallindeki Türk elçilik ve
konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan
ülkenin aynı mahiyetteki temsilcilerine onaylatılarak,
aslının ve tercüme edilmiş bir örneğinin ilgili vergi
dairesine ibrazı yeterlidir.
Türkiye'de indirim konusu yapılan yurtdışı zararın, ilgili
ülkede de mahsup edilmesi veya gider yazılması halinde,
Türkiye'deki beyannameye dahil edilecek yurt dışı kazanç
veya zarar, mahsup veya gider yazılmadan önceki tutardır.
Mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan zararın,
müteakip 5 (kıst dönemler dahil) hesap döneminde oluşacak
karlarla mahsup edilememesi halinde mahsup imkanı ortadan
kalkmaktadır. Zarar mahsubu bu süre içinde
gerçekleştirilemediği takdirde, oluşan zarar işletme zararı
olarak değerlendirilmemekte ve sermayede meydana gelen zarar
olarak dikkate alınmaktadır.
Geçmiş yıl zararları yıllık beyannamede düşülebileceği gibi,
aynı zamanda geçici vergi beyannamelerinde de mahsup konusu
yapılabilir.
Geçmiş yıl zararları, kanunun 10/1c maddesinde belirtilen
bağış ve yardımların indirilebilecek üst sınırının tespiti
açısından da önem taşımaktadır. Zira üst sınırın hesabına
esas kurum kazancı, giderlerin ve geçmiş yıl zararlarının
düşülmesinden sonraki (iştirak kazançları hariç )indirim ve
istisnalar düşülmeden önceki tutardır.
Zarar mahsubu, bir seçimlik hak değildir. Yani mükellefler,
kar dağıtım politikaları veya başka sebeplerle, belli bir
dönemde geçmiş zararlarını mahsup etmedikleri takdirde, bu
haklarından vazgeçmiş kabul edilirler. gelecek dönemde artık
bu haklarını kullanamazlar. Zarar mahsubunda yıl
atlanmaması, en eski yılın zararından başlanarak sırasıyla
düşülmesi gerekmektedir. Yıl atlanması halinde de, atlanılan
yıla ait zararın mahsup hakkından vazgeçildiği anlamına
gelir.
Ticari zarar - mali zarar ayırımı
Kurumlar Vergisi beyannamesinde geçmiş yıl zararı olarak
ticari zarar değil, mali zararlar gösterilmelidir. Bu hususa
dikkat edilmesi önemlidir. Aralarında büyük farklar
olabilir.
Ticari kar-zarar tekdüzen hesap sistemi, sermaye piyasası
mevzuatı ve genel kabul görmüş muhasebe ilke ve standartları
uyarınca bir hesap dönemi sonucunda ortaya çıkan kardır.
Mali kar-zarar ise vergi mevzuatı uyarınca o dönemde
ödenmesi gerekecek vergiye esas teşkil eden tutardır. Şöyle
ki;
a- Vergi kanunlarına göre bazı giderler vergi matrahının
tespitinde indirilemez.
b- Yine bazı gelirler vergi matrahının tespitinde vergi
istisnası hükümlerine tabidir; matraha dahil edilmez.
c- Şirket varlıklarının değerlemesinde vergi mevzuatında yer
alan değerleme esasları Türk Ticaret Kanunu, Sermaye
Piyasası Mevzuatı değerleme ölçütlerinden farklıdır.
Yani vergi matrahı hesaplanırken bazı giderler vergi
kanunlarına göre gider olarak kabul edilmez, bazı gelirler
de vergiden istisnadır. Ayrıca vergi mevzuatı vergi matrahı
için yasada açıkça belirtilen değerleme ölçütlerini kabul
eder. İşte bu unsurlar ticari kar veya zarar ile mali kar
veya zararın farklı olmasına yol açar.
Zarar mahsubunda özel durumlar
Geçmiş yıl zararının tespiti açısından önem taşıyan bir
konu, yıllara yaygın inşaat ve onarım işleridir. Bu gibi
işlerde kar veya zarar Gelir Vergisi Kanunu'nun 42-44'üncü
maddeleri hükümlerine göre, işin bittiği yıl itibariyle
saptanmakta ve işin bittiği yıl vergilendirilmektedir.
Dolayısıyla, işin zararla sonuçlandığı hallerde, işin
süresinin beş yıldan uzun olup olmadığına bakılmaksızın,
zararın tamamı işin bittiği yıl beyan edilir. Diğer faaliyet
kazanç ve Zaraları le birlikte değerlendirildiğinde sonuç
zarar olarak ortaya çıkmışsa izleyen beş yılda
indirilebilir.
Tasfiye döneminin beş yıldan uzun sürüp sürmediğine
bakılmaksızın, tasfiye dönemi içerisindeki dönemlerde oluşan
zararının tamamının tasfiye bitimi dolayısıyla verilecek
beyannamede indirim konusu yapılması gerekir. Tasfiye dönemi
öncesi oluşan ve beyan edilmiş olan geçmiş yıl zararlarının
zaman aşımı süresi yine zararın doğumunu izleyen yılın
başından itibaren beş yıldır.
Yurt dışı faaliyetlerden zarar edilmişse,elde edildikleri ve
Türkiye'de kayda alındıkları dönem itibariyle geçici vergi
beyannamesine dahil edilmelidir. Nisan ayında verilen
beyannameye de dahil edilir.Bu suretle gelecek yıllar
kazançlarından indirim mümkün olacaktır.
Kurumların kurumlar vergisinden istisna edilmiş faaliyetleri
nedeniyle zarar ortaya çıkmışsa bu faaliyetlerden doğan
zararlar vergiye tabi kurum kazançlarından indirilemez
Ticari. bilançoda geçmiş yıl zararları içinde yer alan bu
zararların indirime konu olmamasına dikkat edilmelidir.
Kurumların bir faaliyetin gerçekleştirilmesi için kurdukları
adi ortaklıkların bu faaliyetlerinden zarar ortaya çıkması
halinde oluşan bu zararları payları oranında ,verdikleri
kurumlar vergisi beyannamelerine dahil edebilirler ve
gelecek yıllarda geçmiş yıl zararı olarak indirebilirler.
Ancak aynı imkan oluşturulan iş ortaklıkları bakımından
geçerli değildir.Kendileri de kurumlar vergisi mükellefi
olan iş ortaklıklarının zararları ortaklarına intikal
etmez.Bunların hukuki yapı olarak adi ortaklık niteliğinde
olmalarının önemi yoktur.
Deprem ,yangın ,su basması gibi doğal afetler nedeniyle
vergi borcu silinen mükelleflerin ilgili dönemde oluşan
zararları izleyen yıllarda,geçmiş yıl zararı olarak
indirilebilir.Vergi borcunun terkin edilmiş olması zarar
mahsubunu engellemez.
Devralınan zararların mahsubunda bazı özellikler
Zararlar, devreden veya bölünen kurumda doğduğu dönemden
itibaren beş yıllık süre içinde mahsup edilebilecektir.
Devir ve bölünme halinde mahsup edilebilecek zararlar, hangi
hesap dönemine ait olduğu, devralan kurumların beyannameleri
ekinde ayrıca bildirilmek şartıyla, mükelleflerce serbestçe
belirlenebilecektir. Ayrıca, öz sermaye sınırın üstünde
kalan devir zararlar iptal edilecektir.
Kurumların nevi değişikliği halinde zarar mahsubu
Sermaye şirketleri olan anonim ve limited şirketlerin
Kurumlar Vergisi Kanunu'ndaki devir hükümlerine uygun olarak
nevi değiştirmeleri (Limitedden anonime, anonimden limited
şirkete dönüşmeleri) halinde de geçmiş yıl zararlarının
gelecek yıllar kazançlarından mahsubu mümkündür. Akif AKARCA
/ Dünya |